“Aşk her şeyi affeder miydi gerçekten, ya da affetmeli miydi? ‘Özür dilerim bir daha yapmayacağım.’ diye annesine ağlayan bir çocuğu affeder gibi her defasında affettim onu. Yine yapacağını bile bile, yine affettim, hep affettim.”
PEKMEZ HELVASI Yüzünde dikine derin çizgiler olan esmer tenli zayıf bir adamdı babam. Üstelik bu kavruk vücuduyla çiftçilik gibi ağır bir iş yapmak zorundaydı. Belki de bu nedenle kendisine enerji sağlayacak yiyecekleri, özellikle de tatlıları çok severdi. Tabi yerleşim yerlerinden çok uzaklarda, dağ başındaki evimizde tatlı deyince akla helva gibi...
. Kötü bakma gardaş gelen havva’dan Adem oğlu doğdu oldu bir insan Kaşı gözü aşı ekmek topraktan Dili teni rengi veren yaradan * Haset etme dostum ölüm hercanda Düşer gider insan gönül yolundan Nankör fesat kıskanç huyu şeytanda Zengin veren fakir eden ALLAH’tan * Takma yalan dile doğru gücenir Kırma...
Eyvah! Yine manalı bir bakış, Yine gamzeli bir gülüş yanağında. Ve lütfettiğin şu hafif tebessüm… Nasıl da derinden dokunur bu yüreğe, En veremli zamanında… Şu dolu dolu bakışlar yok mu? Acaba yine neler yeşeriyor içinde? Dur! Sakın bozma! Elleme… Böyle, ne de güzel başladın söze. Ya bu nasıl da hoş...
İkinci el, tuzsuz aşklara razı edemediniz ama Uzağa gidemeyecek pulsuz mektuplar yazdırdınız bana. Sanırım, beni ayakta tutanlar, Şu kursağımda kalanlar… Çok sigarayı bana tersten yaktırdınız, Ümitlerim, hayallerim, aşklarım… Hiç gelmeyecek trenler beklettiniz bana. ALP ARSLAN