Okunma sayısı: 0 Göreviniz gereği, şahsım üzerinde yapmış olduğunuz uzun süreli takip ve gözlem sonucunda anlaşılmaz bir kişiliğe sahip olduğum yargısına vardığınızı söylüyorsunuz. Vermiş olduğunuz kararda haksızlık yaptığınızı söyleyemem. Hakkımdaki düşünceleriniz den ötürü sizi yadırgamıyorum. En azından, güvensiz biri olduğumu ima etmemeniz sevindirdi beni. Evet, inkarı mümkün olmayan problemli bir...
Okunma sayısı: 0 Çocukluk yıllarımdı. İlkokulu köyde okudum. Resim dersindeyim. Semiha Öğretmenimiz derste ödev verdi. -Çocuklar bugün ödeviniz bir ağaç çizmek, hadi başlayın. Sınıfta olan bütün öğrenciler ellerine boya kalemlerini aldı. Renkli kalemlerin sesleri ve öğrencilerin coşkusu etrafta tatlı bir telaş oluşturuyordu. Her bir öğrenci hayal gücünden doğan rengârenk ağaçlar,...
Okunma sayısı: 0 VE SÜKÛT…! ———- Ali Rıza Navruz “Sessizlik ihânet etmez” Bir denize benzer ruh haline şahitseniz eğer, biliniz ki; sükûtla karşı karşıyasınızdır. O denize benzeyen ruh hâli içinde binlerce renkte düşünce birbirine hiç çarpmadan, dokunmadan yüzerler. Sükûtumuzun benzer anlamlılarına bakacak olursak; “susku” ve “susma” sözcükleri hemencecik göz kırpar...
Okunma sayısı: 0 ————— Ali Rıza Navruz ^^^ Gönül anam ne olur beni kollarınla sar, Kalayım kucağında sınanan sabrım kadar… Sanki bağlamanın perdeleri birer birer açılıyor ve o perdelerden; bir sevdâ, bir sitem, bir ayrılık türküsünün bin iç ezikliği veren yanık nağmeleri dolduruyordu odanın içini: “Elif dedim, be dedim; Gız...
Okunma sayısı: 0 Hayatın gelgitler’i gibidir kimine, vaktin uzun, olduğundan şikayet eder kimi zaman’ın su, gibi attığından.. Bir gün hastanede bir hastan”ın yanına uğradım zaman nasıl su, gibi akıyor dedi evet öyle teyze, dedim .. Birde şu geceler olmasa dedi ama teyze gece zaten uyuyoruz, çabuk geçiyor, yok evladım gece...
Okunma sayısı: 0 Altmışlı yıllardı. Çocuktuk. Ege kırsalında yaşıyorduk. Tarlamızın kenarlarında meşe ormanları ve daha ilerisinde kızılçam ormanları vardı. Okulların tatil olduğu yaz aylarında tarlamızın kenarlarındaki bu meşe ormanlarında koyun ya da kuzu güderdik. Koyunlar yerde buldukları otlarla ve meşe yapraklarıyla karınlarını doyururken bizim de gözlerimiz hep meşe ağaçlarının üzerinde...
Okunma sayısı: 1 Altmışlı yıllardı. Gördes ilçesi kırsalında yaşıyorduk. Bahar aylarında babamız pazardan döndüğünde heybesinden tahin helvası yerine birkaç kilo domates çıkardı. Pazara her gidişinde iki somun ekmekle birlikte yarım kilo tahin helvası satın alarak çocuklarını sevindirmeyi adet haline getirmiş olan babamız, ilk turfanda sebzeler ilçemize ulaştığında bu sefer de...
Okunma sayısı: 0 Öptüm, alnıma götürdüm elini. Berhudar ol evladım. Dedi. Tuttu bileğimden, adın ne senin yavrum? Dedi. Yüzünde sevecen, samimi bir ifade ile beliren o tatlı tebessüm; bakışlarındaki derin hüznün yansıması yüreğimin sızlamasına yetti, yetti de artı bile. -Mehpare, efendim. Neden sordunuz teyzeciğim? -Şey… benim de sen yaşlarda bir...
Okunma sayısı: 0 Bir sokağın iki yanına sıralanmış taş duvarlı, avlulu köy evlerinden oluşan köyümüzde iki tane cami vardı. Ömer Hoca Dayı’nın bakkal dükkânı iki caminin arasında, aşağı camiye biraz daha yakındı. Özellikle cuma günleri camilerden çıkanlar haftalık alış verişlerini yapmak üzere Ömer Hoca Dayı’nın bakkal dükkânına gelirlerdi. Burası, müşterilerin...
Okunma sayısı: 0 Yetmişli yılların ilk yarısıydı. Ben dokuz on yaşlarında, ağabeyim de benden üç yaş büyüktü. Elli altmış kadar koyun ve birkaç keçiden oluşan küçük bir sürümüz vardı. Öğleden önce koyunlarla kuzular ayrı ayrı otlaklara götürülür, öğleyin koyunlar sağıldıktan sonra da birlikte otlatılırdı. Doğal olarak ben ailemizin kuzu çobanı...
Okunma sayısı: 0 Dağdaki evimizin ak toprakla sıvanmış badanasız duvarlarında hemen hiç süs eşyası yoktu. Yerlerde farelerin kemirmesi muhtemel pek çok eşya, taş duvara çakılan çivilerde asılmıştı. Bu nedenle zaten pek boş duvar da yoktu. Ancak kıble yünündeki duvarda tablo ebatlarında güzel bir ayna asılıydı. Yansıttığı görüntüler değişkenlik ve hareket...