MISRA’LAR ÖLMESİN
İSMİHAN ÖZEN
288 SAYFA
İlkel hayvanların erkekleri dişilerine bu türlü kötü davranmaz, eşlerini öldürmezler çünkü. Erkeğin eşini öldürdüğü tek hayvan türü “insandır”.
Jack London/Adem’den Önce
Gün geçmiyor ki kadına şiddet, kadın cinayeti haberi duymayalım. Üstelik bu vahşetin sorumluları da genelde katledilen kadınların en yakınları. Sevgili, eş/boşandığı adam, baba, abi, erkek kardeş, oğul. “Ya benimsin, ya toprağın” mantığıyla sevenadamlar, ” bu evden gelinliğinle çıktın, ancak kefenle dönebilirsin” düşüncesindeki aileler çanak tutmaya devam ettikçe durulacak gibi de değil. Bireysel çabalarımız ne yazık ki işe yaramıyor ve içimiz yanarak izliyoruz cehaletle körüklenmiş bu vahşeti.
Sevgili İsmihan ‘da farkındalık yaratmak ve konuya dikkat çekmek adına çok güzel bir kitap kaleme almış. Kadınlar Günü’nde okumaya başlamıştım. Su gibi aktı gitti satırlar. Hüzünle, öfkeyle, çaresizlikle bitirdim kitabı. Emeğine, yüreğine sağlık canım Ayrıca hikayeyi çok güzel şiirlerle taçlandırmış. Bu özel satırların sahibi sayın Eyyüp Bahçeci’ye de teşekkürler yolluyorum. Kaleminize sağlık.
Atanamayan bir öğretmen olan Mısra, iş bulmak ve hayallerine kavuşmak için Ankara’ya gelir. Tesadüfler Kuzey’i çıkarır yoluna bu çıtı pıtı, genç ve güzel kızımızın. Fakat bu karşılaşma başlarda tedirgin edicidir. Acı ve intikam dolu Kuzey’in hayatı, gözünü korkutur Mısra’nın. Zamanla gerçekler önüne serilince kol kanat olur bu iki genç birbirine.
Mısra ve Kuzey’in yaşadıklarını okurken bir yandan da Seher’in hikayesine şahitlik ettim içim acıyarak. Severek evlendiği, hatta onun için ailesini bile karşısına aldığı adamın bir canavara dönüşmesi ve adım adım sonuna ilerleyişi o kadar tanıdık, o kadar sarsıcıydı ki. Zaman zaman kolundan tutup çekmek, o adamdan kurtarmak istedim ama…
Birbirinden farklı hayatların ortak bir hikayeye dönüştüğü kitabını bir özür yazısı ile tamamlamış sevgili İsmihan. Koruyamadığımız, sahip çıkamadığınız tüm güzel kadınlardan özür diliyorum bende O’nunla birlikte. “Özgecan Arslan, Şule Çet, Ayşe Paşalı, Münevver Karabulut, Emine Bulut, Pınar Gültekin, Ceren Özdemir ve adları sayfalara sığmayacak kadar çok kadından ÖZÜR DİLİYORUM.”
Kadın cinayetleri ile ilgili olarak Anıt Sayaç adlı bir sayfayı ziyaret etmenizi rica edeceğim sizden yorumumu okuduktan sonra. 2008 yılında başlatılan uygulamada bu hayattan koparılmış kadınların isimleri yanında, kim tarafından, ne zaman ve nasıl öldürüldüğüne dair bilgilerde mevcut. Henüz 2024 yılının 71. günündeyiz ve öldürülen kadın sayısı ne biliyormusunuz?
75
Şiddet uygulayan birini bir kere affettin mi, sana duyduğu öfke bir öncekinin iki katına çıkıyordu.
Ataerkil bir toplumun erkeği yüceltip, kadını köle olarak görmesiyle atılmıştı tohumlar. Kadına şiddet uygulamayan, onu ezmeyen erkekler kendini değersiz görür olmuştu. Oysa kadınını ezen değil, yücelten erkek değerliydi; adam gibi adamdı, kahramandı.
Başkasını suçlamak, vicdanlarını temiz tutmanın derdine düşenlerin savunmasıydı.
Bir anne için ölmek kolay değildi. Belki yalnız bir kadın olsaydı ‘Canı cehenneme’ der kapatırdı gözlerini. Ancak, o bir anneydi ve oğlu için yaşamalıydı.
LÜTFEN KİTAP OKUYALIM!!!
Arzu ORTAÖREN