Vatan sevdalısı genç adam, henüz yeni evlenmişti, belki bir iki aylık evliydi
Askere çağrılır, hazırlıklar derken genç askere gidecek.
Eşi neden askere gidiyorsun,
Paralı yapsaydın der bak biz, yeni evlendik, neden bize, bunu yaptın der.
Canım gözümün nuru kalbimiz birlik, değil mi, der..
Ben sana daha önce demiştim, gönüllü gideceğim diye sen olmaz diyince kaldım.
Şimdi beni vatan toprağı, cephe, bekler.
Sen canını sıkma kısmet, olursa döneceğim daha çok yıllar, var önümüzde der .
Ahmet vedalaşırken sevdiği, eşi hayal hanıma Seni önce Allaha sonra seni sana emanet ediyorum.
Anlına, bir buse kondurur, anne babasıyla ve yakınlarıyla vedalaşır.
Bu hoş kubbede hoş bir sedaymış baki kalan, sizde bakin kalın, der yola revan olur .
Herkes ardından dualar, eder.
Anne babaya güzel temenniler de bulunurlar.
Ardında kalanlar yine günlük hayatlarına, devam eder.
Hayal hanım hem ağlayıp hem eşi, Ahmet’te dualar da bulunuyor.
Ahmedin anne ve babası gelirlerini çok iyi anladıkları için, gelirlerinin gönlünü yapmak için onu biryerlere götürüp gönlünü hoş tutmak, isterler ve öylede olur.
Haberleşiyorlar, mesajlaşıyorlar bir birinin iyi ve sağlık haberleriyle, herkes mutluydu artık zamnla herkes alışmıştır, Ahmet’in vatani göreve gittiğine.
Aradan epeyi zaman geçmişti, Ahmet bir avuç ateş, durmuyor yerinde.
Komutanları’nın gözdesi olmuştu.
Günlerden bir gün sınır, operasyonu, var birazda acun, çevirileri, seçti komutan ahmedin ismi en sonlardaydı beni saymadınız komutanım.
Komutan severdi ahmedi sen yoksun evladım, dedi espri olsun diye.
Nasıl olur, komutanım ben heyecanla, cepheyi hayal, ettim kaç zamandır.
Şaka be çocuk olur mu burda yatmak var mı ne yapacaksın mutfak sana göre değil dedi komutan.
Pek mutlu oldu Ahmet herkes hazırlandı sırtlarında özel teçhizatları top yükün askeri araçlara binip cepheye, gittiler.
Komutan bakın çocuklar, daha önce söylediğim gibi boşa ateş edip, yerimizi belli etmeyin.
Bunların nerden nasıl çıkacağı belli olmaz dedi emret, komutanım dediler, hep bir ağızdan.
Ahmet fişek gibi acun yerinde duramayan yüreği vatan aşkıyla yanan genç bir yiğit.
Pusuda beklerken dediki ah komutanım şimdi anamın yemekleri olacaktı bir yeseniz tadı damağımızda, kalırdı tamam Ahmet söz bu cepheden dönünce size Top yükün gideriz dedi.
Gülmek için espriydi yine Ahmet tamam komutanım emredersin tamam.
O’ara bir çatışma başladı, heryer toz duman.
Herkes gelen hedefe doğru, ateş, ediyorlar.
Zalim düşman aralıksız ateş ediyorlar.
Komutan komut, verdi bekleyin teçhizatları bitsin yine başlarız, dedi.
Aradan belki beş altı dakika geçmişteki, karşı tarafı sesi, azaldı.
Komutan komut, verdi hadi evlatlarım, tam gelen hedefe, doğru ateş, edelim dedi.
Mermiler, ışık, hızından bile belkide daha hızlıydı.
Saatlerce çalıştılar, nihayet temizlemiştiler.
Nasılsınız asker dedi Komutan, zayerimiz yok inşallah yok dediler.
Ama İbrahim Ali Numan ve Ahmet yaralıydı.
Ahmet bacağından ve sırtından vurulmuştu,
Çok kan kaybetmişti hemen Askeri helikopterle hastaneye kaldırıldı.
Komutanım beni soran olursa beceriksizdi de olur mu, Aslanlar, gibi çalıştın dedi evladım.
Bir şey olmayacak dayan, Ahmet dedi Komutan.
Komutanım eve bir tel açsanız da seslerini duysam dedi.
Olmaz evladım konuşma yaralısın üzülürler .
Bir şey olmaz, dedi komutan ikna edemedi
Telefon’da Hz. Davut, gibi güçlüydü bize bir şey olmaz,
Olsada bu gök kubbede bir hoş seda bırakırız dedi .
Hastane kapısında şehit, oldu Ahmet .
Komutan anladığı için konuşturmuştu.
Akşam’a bir askeri araç, Ahmetlerin evin önünde durdu
Babası çıktı karşıladı.
Başınız sağ olsun dedi asker Bayrağı babasına verdi babası, vatan sağolsun dedi ve peygamber ocağı orası gidip dönmemek var tabi.
Şu gök kubbede hoş, bir seda, bırakmaktı, dünyaya…
….