Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
30°C
İstanbul
30°C
Parçalı Bulutlu
Salı Parçalı Bulutlu
30°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
28°C
Perşembe Açık
31°C
Cuma Açık
32°C

SEN BENİM BABAM DEĞİLSİN

SEN BENİM BABAM DEĞİLSİN
18 Ağustos 2025 11:34
5
A+
A-

SUAT DERVİŞ 

208 SAYFA

I. Öykü

📖Büyük sevgiler, en az talepkar olanlardır. Aşk, samimi olduğu nispette kanaatkar, kudretli olduğu nispette temizdir.

♨️Bir ölümün ardından başlıyor hikayemiz. Fatma’nın ölümünden hemen sonra ortaya çıkan o büyük sır ve yaşanan hesaplaşmalar, kitabımızda yer alan iki uzun öyküden ilki. Selma, annesinin ölümünün ardından yıllar boyu babasının en yakın arkadaşı, aile hekimleri ve aile dostları bildiği Cavit’in gerçek babası olduğunu öğrenir. Bu büyük sır tam anlamıyla bir deprem etkisi yaratır genç kız üzerinde. Konduramaz bu gerçeği bir melek gibi gördüğü, tertemiz annesine. Oysaki ana-babalarda insandır. Etten kemikten yaratılmış, hataları, sevdaları, sırları, ihanetleri ile insan. Cavit’in yıllar boyu sakladığı sırrı açık etmesinin ardından Selma’nın yaşadığı gel gitler, sorgulamalar, yıllar boyu baba bildiği Fazıl’a duyduğu derin sevgi, annesi ve Cavit amcası ki aslında gerçek babası arasındaki yasak aşk, annesinin katlandığı tüm eziyetler, Fazıl’ın belki de tüm gerçeği bilmesine rağmen Selma’ya olan derin sevgisi. 

♨️12 Ağustos- 10 Ekim 1936 tarihleri arasında Açık Söz gazetesinde 43 tefrika olarak yayınlanan ve kitabın ilk öyküsü “Sen Benim Babam Değilsin”, merkezinde bir aşka yer versede insani duyguların öne çıktığı, ana-baba hukukunun ele alındığı, saklanan büyük sırrı, üç ebeveynin gizli suç ortaklığını, karakterlerin kendi bakış açılarıyla yorumlayışını anlatan oldukça etkili bir hikaye. 

📖Matemler yabancıların şahit olacağı bir seyir değildir. Matem matemlilere aittir.

📖Sevdiklerini gömenlere, sevdiklerini gömmek üzere olanlara toprak ne fena kokar.

📖Temiz, dürüst, samimi bir aşk, bir kadını kirletir mi?

📖Biz, ona karşı en büyük iyiliği yaptık, onun hayatını yıkmamak için kendi hayatımızı kurmadık.

📖Şu benim içimdeki öteki yok mu? Öteki adam… Benim düşmanım olan adam…

📖Anlamıyor musunuz bana yaptığınız fenalığı… O benim annemdi. O benim tertemiz anamdı.

🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹

II. Öykü

📖Bizim neslimizin aşka vereceği bol saatleri yoktu. Bin bir macera yapacak, şurada zedelenen kalbimizi, ötede tamir edecek vaktimiz yoktu.

♨️Halit, okul arkadaşı Güler’in üvey ablası Feriha ile tanıştığında bütün hayatının bu denli etkileneceğini elbette aklına getirmemişti. Kırklı yaşlarını sürmesine rağmen güzelliği ve çekiciliğini kaybetmemiş olan Feriha, yıllar önce ülkenin düşman işgalinden kurtulup, bağımsızlığına kavuşması için mücadele verirken aynı safta yer aldığı ve sadece 8 gün birarada olma şansı bulduğu aşkını kalbine gömmüş ve anıları ile yaşamaya devam etmektedir. Milli Mücadele yıllarına denk gelen bu imkansız aşk, onu ayakta tutan tek kuvvettir. Yıllar sonra yaşanan tesadüfler, çektiği acıların bir armağanıdır belki de Feriha için. 

♨️Yine aşk merkezli ikinci öykümüz “Baba – Oğul” 25 Haziran- 30 Temmuz 1938 tarihleri arasında Son Posta gazetesinde 35 tefrika olarak yer almış. Milli Mücadele yıllarını, bir milletin nasıl tek vücut olduğunu, yapılan fedakarlıkları, zamanın ruhunu, Feriha ve Necati aşkı ekseninde kaleme almış sevgili Suat Derviş o duru ve sımsıcak anlatımı ile. 

📖Ben de aşıktım. Bütün memlekete aşıktım. İstiklali için çarpışan kahraman Türk halkına, Türk köylüsüne, Türk askerine aşıktım. Zaten o zaman halkı ordudan, orduyu halktan ayırmaya imkan var mıydı? Herkes gönüllü neferiydi. O devirde Türk milleti yoktu, Türk ordusu vardı. 

📖Haklı bir dava için aynı safta çalışan insanlardan birinin felaketi ötekinin hızını arttırıyor.

📖Ve sıcak dudakları uzun, ebediyet kadar uzun bir an dudaklarımı zedeleyen bir arzu gösterdi.

📖Müşterek felaketler zamanında bir kütleyi, aynı felakete uğramış bir kütle için ferdin kederi, umudun kederidir. Herkes birbirine esrarlı bir bağ ile bağlıdır. 

📖Ben de mesut olmak istiyordum. Ben de saadete susamış ve buna hak kazanmıştım.

📖Dünyada bu kadar müthiş bir azabın, bu kadar müthiş bir acının olduğunu bilmiyordum. Bunu bize meslek kitaplarımızda öğretmiyorlar, okutmuyorlar. Hayatı öğrendik zannediyorduk Güler. Ne güç şeymiş yaşamak. 

📖Her kadın gibi, ilk ve son kadın gibi azabı erkekten çok daha büyük bir ağırbaşlılıkla, çok daha derin bir sabırla karşılıyor, hiç şikayet etmiyordu.

♨️Uzun zamandır Suat Derviş okumamıştım ve ne kadar özlediğimi farkettim her sayfada. Elimde kalan son kitabıydı bu ve tozlu raflardan yeni bir hikayesi bulunup basılana kadar vedalaştık. En insani duyguları, sırları, vicdan azabını, aşk acısını, fedakarlığı, insana dair her hissi dönemin ruhuna yakışır bir dille anlatan bu iki uzun öyküden oluşan kitabı her zamanki gibi tavsiyemdir. 

LÜTFEN KİTAP OKUYALIM!!!

Arzu ORTAÖREN

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.