ÇAMUR
SUAT DERVİŞ
167 SAYFA
Maziyi hatırlamak bana geçen günlerin muhasebesini yaptırır ve ölüme ne kadar yaklaştığımı hatırlatır. Ben maziyi sevmem. Gelecek bilinmezliklerle doludur. Bana bir tehdit gibi gelir. Dünyada en güzel şey şimdidir. Ben yalnız şimdiyi severim. Ve şimdimin mesut olmasına ehemmiyet veririm.
Çocukluk ve ilk gençlik yıllarında, en yakın arkadaşı ve dostu olan Ali İhsan, kendisine evlilik teklif ettiğinde önce nasıl olabilir hatta olamaz der Mehlika. Deniz üstünde taş sektirdiği, bahçede ip atladığı, en güzel anlarını birlikte geçirdiği arkadaşıdır o. Fakat sonrasında neden olmasın diye düşünür? Evlilikte bu değil midir zaten, yanında huzur bulduğun insanla hayatı paylaşmak.
İşte tam da bu hazırlıklar içindeyken bir yıldırım gibi girer Mehlika’nın hayatına Osman. Kendinden yaşça oldukça büyük bu adamın büyüsüne kapılır ve onunla evlenir. Sonrası ise tam bir kabus. Osman’la birlikte hayatına alkol ve uyuşturucu da dahil olur. Genç ve güzel Mehlika ruhuyla, bedeniyle, benliğiyle esiri olur hem Osman’ın hem bu ahlaksız hayatın.
Hayalden hakikate yöneldiği, toplumcu gerçekçi eserler vermeye başladı dönemde kaleme almış Suat hanım bu eserini. Bu Roman Olan Şeylerin Romanıdır ve İstanbul’un Bir Gecesi arasında yer alıyor kronolojik olarak. Ve elbette Gotik çizgilerde mevcut hikayede. 10 Ağustos- 30 Eylül 1938 tarihleri arasında 51 tefrika olarak yer almış Yeni Sabah’ta Mehlika ve Osman’ın hikayesi. Ölümü, aşkı, gerçek sevgiyi, hayatın anlamını sorgulatan bir hikaye. Sevgisi uğruna yaşamına güzellik katan herkesten, her şeyden vazgeçen bir kadın Mehlika. Sinirlenerek, ruhum daralarak okudum Osman’ın bu gencecik, pırıl pırıl kadına yaptıklarını. Hatta tutup kolundan kurtarmak istedim Mehlika’yı bu hayattan.
Bu hikaye ile Suat Derviş okumalarının sonuna geldim, yeni bir kitabı daha basılana kadar elbet. Umarım bir gün sizinde yolunuz kesişir bu özel kadınla. Işıklar içinde uyusun dilerim.
Sevmek istemekle özetlenemezdi. Sevmek saygı duymaktı.
Aşk başka, bambaşka bir histi. İyi sevmek, sevmesini bilmek lazımdı.
Sevdiğimizi kaybetmek korkusu olmasaydı, onu başkalarıyla paylaşmak azabı olmasaydı aşk ve ihtiras böyle kuvvetli bir heyecan olabilir miydi?
Aşk acıklı bir şeydir. Onun bütün tadı acısında, bütün saadeti ıstırabındadır.
Sevmek, yanmak ihtiyacıdır. Bir pervane, bir ışık etrafında nasıl döner, döner ve nihayet arzusunu yenemeyip kendisini o alevin içine atarsa insan da sevginin alevine kendini böyle atar. Yanmak ihtiyacıyla…
Hayatı cömertçe kullanmak, hayatı israf etmek… İkisi aynı şey değildir.
LÜTFEN KİTAP OKUYALIM!!!
Arzu ORTAÖREN