Kalk oğlum kalk! Saat on olmuş. Bu neyin yatması bu saatte kadar? Bak gökyüzü masmavi, güneş pırıl pırıl. Bir çay koy kendine. Cuma pazarından aldığın sivri biberlerden kızart birkaç tane. Üstüne iki kaşık yoğurt koy. Sen seversin. Sahanda iki yumurta kır. Üzerine azıcık acı pul biber serpiştir. Zeytin, peynir çıkar dolaptan. Şöyle güzel bir kahvaltı yap. Sonra giy eşofmanlarını ya da blucinini. Çık şu lanet olası evden.
Mola kavşağına inince sola dön. Deniz tarafındaki kaldırımdan yürü doğuya doğru. Güneş karşıdan gelsin, ısıtsın seni. Yosun ve iyot kokan tertemiz deniz havasını çek ciğerlerinin en ücra köşelerine kadar. Bol bol D vitamini depola. Arada bir palmiye ve hurma ağaçlarının arasından görünen masmavi denizin fotoğraflarını çek. Ilık, tropikal bir bölgede yaşadığın anlaşılsın. Sonra onları sosyal medyada paylaş. Görenlerin de içi ısınsın. Üşenme, yürü Kestel’e kadar.
Olur da eğer yürümek istemezsen, bak merdiven başında çocukların bisikleti öylece duruyor. Sahibi ölmüş eşek gibi kösteklenip kalmış merdiven korkuluğuna. Bir yıldır dokunan yok. Küflenip gitmiş garibim. Şehrin en tanınmış bisikletçisi sizin sokağınızda. Geçerken uğra, tekerlerine biraz hava bastır. Frenleri tutuyor mu bak. Geçen yaz belediyenin yaptığı gıcır gıcır bisiklet yolunun sefasını İskandinav, Avrupalı ve Rus turistler sürüyor. Sen de bin bisikletine bas pedallara, te Kargıcak’a kadar git. Gözün gönlün açılsın.
Neymiş efendim? O emekli bir adammış. Nasılsa işi gücü yokmuş. Biraz yatak keyfi yapmanın ne zararı varmış? Yatak keyfi öyle yüzünü yıkamadan, arkana bir yastık dayayıp akıllı telefon parmaklamakla olmaz. Şöyle bembeyaz çarşaflar içerisinde küçük bir öpücükle gözünü açarsın. İpekli pijamalarının içerisinde kollarını yana doğru uzatıp esneyip gerinirken, genç ve güzel eşin elinde büyük bir tepsi ile gelir. Kızarmış ekmek, tereyağı, bal, rafadan yumurta ve taze sıkılmış portakal suyundan oluşan kahvaltını yatağın üzerine bırakır. Sonra sabah kahveni içerken günlük gazetelere bir göz atarsın. Altının, dövizin ve borsanın durumuna bakarsın. Genç ve güzel eşin yoka sevgilin de olur. Ancak unutma, böyle şeyler sadece filmlerde olur.
Kırklar, elliler çoktan gerilerde kalmış. Çoğu gitmiş azı kalmış ömrün. Bu sağlık bir gitti mi bir daha geri gelmez oğlum. Gören gözün, işiten kulağın, tutan elin ve yürüyen ayağın kıymetini bilmek lazım. Hala Bolu Beyine kafa tutuyorsun ama yanında bir Ayvaz’ın bile yok. Çoluk çocuk desen çoktan uçmuş yuvadan. Yarın öbür gün zaten istesen de kalkamayacaksın o yataktan. O zaman doya doya yaparsın yatak keyfini. Kaydırırsın yukarı doğru ekranından Facebookları, Instagramları, Tiktokları. Ya da iki güzel kitap koyarsın yatağının başucuna. Ara ara açar kapağını okursun. Yattığın yerden başka dünyalara yolculuklar yaparsın. Tercih senin.
Kitaplarla ve sevgiyle dolu güzel günler dilerim. Sevgilerimle…
Necati Küçük
( Az Efe )