19 Eylül Gaziler Gününüz Kutlu Olsun Her karış vatan toprağında Şehitlerin canı gazilerin alınteri vardır Şu dalgalanan asil albayrak’ta Şehitlerin kanı gazilerin gözyaşı vardır Şehitler vermiş bayrağa canını Kanla sulamış vatan toprağını Gaziler vermiş kolunun bacağını Korumuşlar Türk ün namusunu Bu vatan için can veren yiğitler Oldular cennette peygamber efendimize...
Gece yarısında çalınca davul,Davulu duyacak kulak nerede,Akıllar dolup da almazsa bavul,Fazlasın koyacak ulak nerede. Geceler gözüne gündüz kesilsin,Nil ırmağı sudur sen kan bilirsin,Ev sahibi evde can kafesisin,Can kafese koyan kulak nerede Lebbeyk der hacılar bir ses duymadan,Bu davul inciler saçar uymadan,Göçüp gideceksin belki doymadan,Fazlasın koyacak ulak nerede. Eyüp gibi düşer...
kadın kutsal diyoruz, şiddetle vuruyoruz, evlat bizim diyoruz, sokağa atıyoruz. bu ne şiddet, bu ne öfke… yok mu sabır, yok mu sine… ne oldu bize, ne hale geldik, olduk cani, olduk gaddar. sığınacak limanı olanlara set olduk, ölüp yok olana kadar. kadına gül verelim, evladımızı sevelim, aile olmak istiyorsak, saygı...
Sonbahar rüzgârı dallarından koparırken sararmış yaprakları, Ayten’in de yüreğinden bir parça kopup bilinmezlere savruluyordu. Her hazan mevsimi aynı sahne tekrarlanırken, Ayten’in derin yarası gün yüzüne çıkardı. Rüzgârın uğultusunun kulaklarda yankılandığı bir sonbahar günü bırakıp gitmişti Engin Ayten’i. Birkaç satırdan ibaret bir mektupla. Ayten’in sessizliği bir çığlık olup taşıvermişti yüreğinden, akamayan...
Ey Aşık Mahzuni nerdesin nerde Enkaz altında kan ağlıyor Maraş Düşürdüler bizi çaresiz derde Bak feryat ediyor çağlıyor Maraş * Maraş Afşin Göksun Elbistan Nurhak Hepsi acil yardım bekliyorlar bak Kimseden fayda yok yardım etsin Hak İnanın karalar bağlıyor Maraş * Neden kimse gelip yardım etmiyor Yuvalar ocaklar söndü tütmüyor...