Bakın kim kime dum duma Ne ağa belli nede bey Dona kaldık bu duruma Nolduk böyle hey yavrum hey Ortalık olmuş leylim ley Eser acı acı sazak Fırsat bulur kurar tuzak İnsanlıktan olduk uzak Nolduk böyle hey yavrum hey Ortalık olmuş leylim ley Konuşur hep sulu sulu Sorarsan Allah’ın kulu...
Zaman akar gider ömür yolunda Gecenin ardında sabahıda var Kışın ayaz vurur dökülür yaprak Yaz günü dirilten yüce ALLAH var * Güneş yanar kavrulur lav ateşten Işına muhtaç ne canlılar var Ay gökte ölü cansız bir gezegen Kara geceyi delen nuru da var * Rüzgar iter bulutu ölü yere Toprağa...
Ah gençlik diyemediğim Giydiğim kefeni gelinlik sandığım Çaresizlik içinde boyun büktüğüm Elalem ne der’in yazdığı alın yazıma Anamın ve babamın attığı imza Kaderime razı geldiğim Evliliği evcilik sandığım Ağlamanın ve sızlanmanın Fayda etmediği Bu kapıdan geri, ölün girer dedikleri Gitsin de, geri gelmesin dediğim Ama yarası hiç kapanmayacak Çocukluğumu benden...
İki türlü insan daima var: hür olanlar ve köle olanlar. Hür olanlar başında taçla, köle olanlar ayağında prangayla doğar. Hürriyet sadece başında taçla doğanlar için var. Ve tüm savaşlar daima tek cephede baştaki taç içindir. Daha doğrusu savaşlar bir avuç bahtiyarın, milyonlarca bedbahtın köleliği içindir. Köleler de hürriyet için tepinirler...