BENDEN BANA MEKTUPLAR
ALİ RIZA NAVRUZ
————————–
Zaman: Islıklı Gece
“Nerde kaldın
Özlediğim.
Zaman durdu, sen nerdesin?..”
Bu bekleyendir sevgili Navruz.
“Bakalım bu bekleme kaç gün daha sürecek.
Tahakkuk etmeyecek bu ziyaret belki de.
Gel ki bu deli gönül sana neler edecek,
Boynu bükük kalacak bu muhabbet belki de.”
Al sana bir bekleyen daha işte!.. O bekleyendir, bu bekleyen… Peki beklenen kim sevgili dostum? İkisinden biri beklenen olsa, yada beklenen olduğunu bilse mesele kalmayacak. Ve bu nedense olmuyor Navruz. Tabi ki sonrada tahakkuk etmeyen bekleyişler sonunda:
“Bu hâl böyle sürecek, önlemem mümkün değil.
Ne olur hiç darılma, bunu böyle kabul et.
Gerçek şairde ancak böyle olur muhabbet,
Limit; dakika, saat, hafta, ay ve gün değil.
Bu hâl böyle sürecek önlemem mümkün değil” gibisinden şiirler çıkacak ortaya… Bu biraz da bizim toplumumuzun hastalığı gibi bence. Hele de hele biz şairlerin! Hep; “sükut da bir sevdâdır/ edeple ikiz” der, ve otururuz yerimizde. Evet dostum eminim ki savımız yerinde de, kim anlar bu devirde sükutun senfonisini ki!.. Gece itlerinin havlaması arasında ve çöp kamyonlarının zırıltısında o üşengeç ruhunla yazmaya çalıştığın mektubunu şu anda özümlemeye çalışıyorum Navruzcuğum. Bu kez de kimyacılar gibi konuştum öyle değil mi? Ne yani bir şair bozuntusu , bir kimyager olamaz mı sence? Öyle de olsa sensizliğin parankimasını çözebiliriz herhalde. Her neyse!..
“Ağlarız gülerken ve neden
Kavuştuğumuz yerde başlar ayrılık.?”
Ağlarken gülebiliyorsak, yada gülerken ağlayabiliyorsak helâl olsun bizlere diyorum. İşte gerçek insan vasfıdır bunlar. Her şeye karşı ya da “Amir Hükmüne Rağmen.” Aşırı derecede duyarlı oluşumuzun tescilidir o gözyaşları ve kahkahalarımız sevgili dost. Ayrılığı hiç sorma emi… Gayri dayanacak gücümüzün kalmayışına sebeptir o..!
“Atlarını hızlı sür köye pek geç kalmasın,
Sevgilimin gözleri yollarda kararmasın.”
diye arabacıya yalvaran yolcunun acaba hasretliği o noktada bitmiş midir ki? Daha sonda;
“Senin de yolun biter diner gözünde yaşlar,
Benimse talihsiz yolum, bittiği yerde başlar.”
Şeklinde hezeyanlar dökülmemiş midir ki?.. O biten noktada başlamasaydı ayrılıklar, herhalde şu ruhumuz kolayına med-cezirler yaşamazdı. Şiirlerimiz söyle hangi gözyaşıyla ıslanır, hangi gülücüklerle kururdu ki sevgili Navruz… Hayat bu işte! ‘olmaz olsun’ deme ne olur. En iyisi sevdiğimizi karşımıza alıp, şöyle seslenmek;
“Bir şiir okumak isterdim sana,
Sen istediğin zaman.
Ellerin avucumda ufacık,
Gözlerin gözlerimde kocaman”
Helâl olsun be Navruz! Bunu da diyemeyenler var ya… Bir şiir okuyamayanlar da var ya..! Nasıl reklam ama?..
Tekrar başa dönüpte; “Biz ondan geceyiz/ O bizden gece demeyelim istersen. Hamza YILDIZ ne diyordu Gece ve Ihlamur Kokuları’nda: “Soğuk bir gecede Uzak dağların ardındaki ateşle de ısınır insan/sıcak bir umutla titrer/İnsanlığını unutmamış bir insanın gelinciği/Renklenir, renklenir/Büyür içimizde/ yalnızlığı aynı türkünün sıcaklığıyla parçalar dudaklarımız.”