Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
19°C
İstanbul
19°C
Yağmurlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Parçalı Bulutlu
10°C
Pazartesi Çok Bulutlu
10°C
Salı Hafif Yağmurlu
12°C

AYDININ KADERİ

AYDININ KADERİ
1 Eylül 2023 22:45
249
A+
A-

Aydın her devirde tepki görmüştür. Kimileri darağacında, kimileri de hapislerde çürümeye terk edilmiştir. Ama aydın yine susmamıştır…Aydına göre susmak nerede başlar, nerede biter? Aydına sorarsanız; Tarih mutlak bir tarafsızlık ister. Aydının amacı insanlarla olayları doğru tespit etmek ve tespit ettikleri doğruları okuyucularına iletmektir. Daha doğrusu görevi çağdaşlarına kılavuzluk etmek, çağdaşlarının zevkinden ve anlayışından kendini sorumlu tutmaktır. Sorumlu tutarken, her düşünceye ve her anlayışa kendini açık tutarak aydınlatabilmektir. Aksi takdirde de zaten aydın olamazdı. Demek ki aydın çağdan çağa, ülkeden ülkeye değişik şekillerde anlaşılması gerekmemektedir. Bizde aydının anlamı ve anlaşılması değişirken çağımızın yurdunda aydına tahammüllümüzü azalttı. Ve kendi coğrafyamızda aydınımızla kötü görünür olduk. Kötü görünen adımızdan ve aydınımızdan biz bile utanır olduk. Halbuki her fedakar aydın kendi toplumunun gözü ve kulağı iken daima haklı olmak durumunda. Yoksa yapılacak yanlışlar aydının bıraktığı kötü miras olurken, miras toplumda tahribat olacaktır. Ve şimdi toplum aydınların tahribatı altında… Çünkü bizde aydınlar aydınlandığı ile bozuldu. Dürüstlüğüyle basit bir gecekondu oturanımız bile kendisine layık görmediği vasıfları aydınımız kendine layık görür oldu. Gecekonduda oturan yıllarca evim yok demekten utandı ama dürüstlüğüne leke sürmeyi kabullenmedi. Çünkü insan şerefiyle yaşıyordu. Gecekondu da oturanlar şeref ve haysiyetine sahip yaşarken, konuk komşusundan çalıp çırpıp onları incitip onlardan gelecek herhangi bir beklenti içine girmiyordu. Peki vasıflarını değiştiren aydınımız? Güya bir davası ve bir kişiliği varken, neden basit yardımlar karşısında boyun eğiyor ki. Bugün bizde neden aydın yetişmiyor? Aydın olmak tek insanın işi değil ki. Biz toplum olarak değiştik. Değişenler saraylarda oturmak uğruna dürüst ve namuslu vatandaşları küçümser oldu. Ve toplum olarak da zaten hem namuslu vatandaşımızı ve hem namuslu aydınımızı hep cezalandırıyoruz… Cezalandırılsa da aydınların yazdıkları her düşüncenin kapısını aralayan düşüncelerdir. Dürüst aydının yazdıkları daima birbiriyle saç saça ve baş başa kavga da etmekte… Kavga ilim ve cehalet birbirinin ciğerlerini sökmek için fırsat kollayan iki düşman… Ama dost yazar; yazı masasına aşıktır ve masasının üstünde sevdikleri için fikirler yaratmak zorundadır… Fikirler yoksa ve de araştırılmıyorsa neden yazı yazıyor ki?

Ibrahim Ayğırcı

ETİKETLER: , , , ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.