#OkudumBitti. #GeorgeOrwell. #WıganİskelesiYolu
Distopik tarzın kralı olarak gördüğüm ve birçok eserini bir solukta severek okuduğum bir yazar olan Orwell’in bu eserini herhangi bir inceleme yapmadan gözü kapalı aldım. Öncelikle şunu söylemeliyim ki kitap, tıpkı “Paris ve Londra’da Beş Parasız” tarzında, daha çok bir inceleme kitabı. Paris ve Londra’da Beş Parasız kitabını da çok severek okumama rağmen bu kitabı okumakta zorlandım, sıkıldım. Kulüp üyelerimizden bu kitabı okuyan varsa bu eleştirimi sorgulamak isterim. Kitapta herhangi bir olay örüntüsü yok. Orwell kendi gördükleri ve yaşadıklarını kayda almış. Bilindiği üzere Orwell soylu olarak büyütülmüş, Hindistan’da güvenlikte çalışmış ama yapamamış sonra Londra ‘ya dönmüştür. Londra’ ya dönünce bir kömür madeninde çalışmaya başlar. Burada işçi sınıfının zorlu yaşantısını görür ve anlatır. Hem çalışma hayatlarını hem de sosyal yaşamlarının insanlık dışı durumunu dile getirir. İşçilerin yüzlerce metre yerin altında kömür çıkarırken iki büklüm, sürünerek, nefessiz kalarak karın tokluğuna bile olmayan bir ücretle sömürülen köleler olduğu, ucuz olsun diye kiraladıkları bir odada birbirini tanımayan insanlarla dip dibe konaklamalarından tutunda evli olanların ise tuvalet ve banyoları dışarıda ve ortak oturma odasında bulaşık ve çamaşır yıkanabilen şartlarda olduğunu gözlemlediğini yani sanayi bölgesindeki bu yaşamın insanlık dışı olduğunu gösterir. Ayrıca, kendi de bu yaşamı deneyimler. Diğer tarafta ise soylu lar vardır ki bu soylular işçi sınıfından kopuk ve uzak yaşar. Bunlar da kendi aralarında sınıflara ayrılır. Zenginler, Orta Sınıf Zenginler, Düşük Sınıf Zenginler. Soyluların ortak özelliği ise çok komik ama kelimelerdeki başta geçen “H” harfinin yutularak telaffuz edilmesi. Kitap, kapitalizmin ürkütücü sonuçlarını vurgularken, halk arasında sosyalizmin öcü gibi görünüyor olmasına da vurgu yapar.
Gülten TÜRKEL