EĞİL KISA TARİHİ
Eğil; tarihte Asurlular, Romalılar, Bizanslılar, Abbasiler, Büyük Selçuklu Devleti, Nisanoğulları
Beyliği, Huri, Mitanni, Urartu, Med, Pers, Akkoyunlular ve Safeviler gibi eski medeniyetlere ev
sahipliği yapan peygamber kabirlerinin yanı sıra kral mezarları ve o dönemin izlerini taşıyan eserleri
barındırıyor. Diyarbakır’ın 18 ilçesinden biri olan Eğil, tarih boyunca; Aşispalis (Asurca), Waleraseko
(Ermenice), Encil, Engilene, Angl (Süryanice), Eagle (Rumca), Gêl (Kürtçe) ve Eğil (Türkçe) adları ile
anıldığı tarihi belgelerde bilinmektedir. Eğil’in adı Evliya Çelebi Seyahatnamesinde “Gel”
biçiminde geçmektedir. Bölgede yaşayan insanların bir bölümü bugün hala “Gel” olarak
ismini zikir etmektedir. Şeref Han’ın Şerefname adlı eserinde, Eğil’le ilgili şöyle bir bilgi
mevcuttur. “Bu Eğil, eğik bir kemer üzerinde kurulmuş, sağlam bir kaledir ve o kadar
yüksektir ki; ona bakan herkese korku ve vehim hâkim olur. Halkın ağzında ve dilinde dolaşan
söylentiye göre, “Allah’ın velilerinden biri oradan geçerken o kemere işaret edip Türkçe
olarak ‘Eğil’ demiş bunun üzerine kemer Allah’ın izniyle eğilmiş ve eğik bir durum halini
almıştır” diye geçmektedir. İnançların ve medeniyetlerin içe içe girdiği Eğil şuanda ezan
sesinin Müslümanlığın hâkim olduğu bir ilçedir. İlçe merkezde bir toplamda varlığını sürdüren
ama araştırılıp ilgi görmeyen muazzam üç büyük kaleyi sınırlarında barındırmakta olan ve
bilinmeyen bir sürü küçük kale ile varlığını sürdürmektedir. En önemlileri olan Asur kalesi,
Âmini(Yamani, Zişat) kalesi ve Selman (Cibeb) kalesidir. Bunların yanı sıra Kazanlı ve Sağlam
köyünde bilenen kaynaklarda olmayan iki tane kale daha bulunmaktadır. Kalelerin
rivayetelere göre birbirlerine yeraltında gizli geçitlerle bağlı olduğu söylenmektedir. Tabi
bunlar baraj gölünün altında kalması ve detaylı araştırma yapılmadığı için belgelenmemiştir.
İlçe kalelerin yan ısıra bir sürü tarihi esere ev sahipliği yapmaktadır. Asur kalesine oyulmuş
Asur kralı 3.Salmanasar’a ait olduğu söylenilen kral figürü ve çivi yazısıyla yazılımış kitabe yarı silinik
halde günbatımında tarihe tanıklığıyla varlığını sürdürmektedir. Kral mezarları, tarihi; hamamlar,
hanlar, camiler ve kilesiler de ilçenin tarihini ve kimliğini renklendiren diğer eserlerdir. İnanç
turizmine de ev sahipliği ile bilinen ilçe Kur’an da isimleri geçen İsrailoğullarına gönderilmiş, Hz.Elyesa
ve Hz.Zülkilf peygamberlerin kabrileri bulunmaktadır. Bunun yanısıra diğer inançların büyük din
adamları; II. Adey, Rahip Musa, Eğilli Yuhanna (Efesli Yuhanna) ve Theodoto gibi isimleri de
ilçenin tarihinde yer almaktadır. İlçede bulunan diğer tarihi eserler; Tekke Hamamı, Deran
Hamamı, Kale Hamamı, Tacıyan Camisi, Ermeni Süryani Kilisesi, Nisaoğlu Türbesi, Mağara Kilise,
Roma Kilisesi, Şahveliyan Kilisesi, Tekke Medrese, Kasım Bey Kümbeti, Şerbetin Han, Nebi Harun
Türbesi vb. tarihi yapılarda bulunmaktadır. Eserlerin çoğunluğu sular altında kalması,
ilgisizlikten yıkılması ve bazıları defineciler tarafından tahrip edilmesine rağmen kalıntılarıyla
halen adından söz ettirmektedir. İlçe gerek inanç gerekse kültür turizmiyle yıl içinde binlerce
kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Fakat ilçenin tarihi bilinmemekle beraber
araştırılmamakta gereken ilgi alaka gösterilmemekte ve arkeolojik kazı çalışmaları
yapılmamakta tarihin tozlu yapraklarında yitirilmektedir. Mezopotamya’nın tozunda ve Dicle
suları altında yosun tutulmasına göz yumulmaktadır. İlçede doğan yazar Nusret Aydın’ın “Eğil
Hükümdarları Tarihi” ve “Diyarbakır ve Mırdasiler Tarihi” kitapları bu bilgilere ışık tutan tek
eserlerdir. Her ne kadar bazı kitaplarda birazı anlatılsa da Eğil anlatımlardan daha köklü ve
tarihin önemli aile ferdidir. Yöre halkının anlattığı sıra dışı olayların tanık olduğu bir
medeniyetin harcıdır. Örneğin; Kalecik köyünün eski camisi gibi sahabeleri misafir edip barındırdığı için kutsal sayılan tarihi cami, yine Kalecik köyünde sular altında kalan doğal bir
mağaranın içinde kutsal sayılıp dokunulmayan balıklar ve Kazanlı köyünün sınırları içinde
baraj gölünün gövde kısmında köy halkının anlattıklarına göre büyük bir mağaranın olduğu
sonunun kimsenin cesaret edip gidemediği edenlerinde girip gaz lambalarının sönmesiyle
geri döndüğü bilinmeyin başka yönleriyle keşfedilmeye dilenen bir tarihi geçmişe sahiptir.
Ferhat KAYA