Evlerimizi yıktın.
Umutlarımızı,
hayallerimizi yıktın.
…!
Suçlusun…suçlu…suç…s…
Doğru değil sözlerim
Hem de hiç doğru değil.
Ne kadar hakkımız var ki?
Köşe, bucak suçlu aramaya sırf yaftalamak adına.
Suçlu sensin,
suçlu benim,
suçlu biziz.
Ve durumun bu denli aşikar olduğunu hepimiz biliyoruz.
Riyakarız, korkak, çıkarcı
ve iki yüzlüyüz.
Yapılan yanlışları örtbas etmek gibi bir hastalığımız var bizim.
Mesuliyetten kaçmanın en kolay yolunu seçmişiz anlayacağınız.
Acz ve kibrin utancını,
çocuğu beleğe sarar gibi sarıp; sözde sevmiş ve korumuş mu oluyoruz fikri sabıkamızda?
Deve kuşu taktiği
bu davranış
Ne bileyim,
lanet olsun ….her ne ise ne işte.
Ama iyi bir yöntem değil.
Hal böyle iken,
kabullenmesemde,
millet olarak tam da böyleyiz
Deprem denilen bu olay,
duymak dahi istemediğimiz ve
bilerek sırt çevirdiğimiz nice acı gerçekleri milyon kere vurmuştur
şamar niyetine kirli yüzümüze.
Hem de beynimizin karanlıkta kalmış arka pencerelerini
ışığı ile delercesine.
Anlamış olurmuyuz maksadı?
Kim bilir…belki.
Çaresizliğin acısı, yakarmış
insan gibi insan olanların yüreğini.
Bak işte, biri birilerine kanlı bıçaklı
düşman bildiğimiz uluslar,
akın, akın geliyorlar yurduma.
Yıkarak artniyetin duvarlarını
Apayrı dinlerin, oluşturduğu yumak örf ve inançlarını bırakmışlar şimdilik bir kenara.
Ayağa kalksın istiyorlar
Cumhuriyet Türkiyesinin
genç, sevimli, umut veren aydınlık yüzü.
Macar aktivistin göz yaşlarında.
Şahit olunca
bu olgunluğa,
hala umut var diyorum
hala umut var.
Gelecek bir zamanda;
Üstadın dizelerinde sözünü ettiği
”Bir orman gibi”
Kardeşçe yaşamaya.
Hala umut var
6-10 ŞUBAT 2023 AKBÜK