Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
17°C
İstanbul
17°C
Hafif Yağmurlu
Pazartesi Hafif Yağmurlu
18°C
Salı Yağmurlu
13°C
Çarşamba Hafif Yağmurlu
12°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
11°C

Belki Geri Dönemedim…           

Belki Geri Dönemedim…           
30 Ekim 2024 13:34
25
A+
A-

                                                                                                                            Halide Halid

                                                                                                                       Araştırmacı yazar

“ÖNCE VATAN” serisinden:

                                                  Belki geri dönemedim…                                                

Anne…Evladı için dünyanın tüm zorluklarını omuzlarına alan kadın.

Anne…Kalbinden bir pınar gibi akarak gelen ninnilerle bebeğine mutluluğun senfonisini duyuran varlık.

Anne…Adı duyulunca yüreklerde nice hasret, nice sevgi, onunla geçen günlerin anısından haber veren insan.

Anne…Dünya var olduktan bu yana adına destanlar, şarkılar söylenmiş, şiirler yazılmış güzellik.

Anne… Dünyaya ilk gelişimizde koynunda uyuduğumuz, ilk dil açtığımızda adını söylediğimiz, adı vatanla beraber çekilen, cennet ayakları altına serilen kutsal melek.

Bu melek dünyaya erkek evlat getirdiğinde ona yiğitlik ninnileri söyler, dünya büyüklüğünde Vatan sevgisiyle uyutur.

Bu melek doğmadan önce cennetle müjdelenen oğullar dünyaya getirir.

Dünya ilk savaş alanı olduğu günden bugüne kahraman yiğitler yetiştirmiş, düşmanın sırtını yere vuran, Vatan topraklarını düşmanın ayakları altından çekip alan, kendisi de o topraklarda sonsuzluğa varan oğulların anasıdır o melek kadın.
Azerbaycan 30 yıldan sonra kendi topraklarını düşmandan geri almak için 2.Karabağ Savaşını yaşadı

27 Eylül 2020…

Bu tarihte anneler yigit evlatlarını Vatan için Savaşa uğurladılar. Nice oğullar vardı ki, onları uğurlayacak kimseleri olmadı. Onlardan kimi doğduğunda, kimi ergenlik yaşına geldiğinde anne adlı melekten ayrı kalmak zorunda idiler. Amma o yiğitlerin çoğu şimdi melek anneleriyle Cennette beraberlerdir.

27 Eylül 2020…

Seferovlar ailesinin tek erkek evladı olan Mayis de Vatan için başlanan savaşta  Azerbaycan Ordusunun yiğit askerleri ile bir arada idi.

21 yaşlı piyade er, esmer benizli, hayat dolu Seferov Mayis Şakir oğlu.

ŞEHİT olan her bir yiğitte olan farklılık onda da vardı. O da sıcakkanlı, yufka yürekli, merhametli, saygılı, büyüğün, küçüğün yerini bilen biriydi.

Ben her defasında ŞEHİT benim için hayatta olan kutsal varlıktır diyorum. Son nefesime kadar da bu böyle olacak.

O yüzden de bu yazımda hayalen de olsa aynı ortamda ŞEHİTİMİZİN annesi, ablası, dostlarıyla beraber onunla sohbet edecek, onunla ilgili anıları sizlerle bölüşeceğiz.

Gariptir değil mi? “Şehitle nasıl konuşulur?” düşünecek çoğu insan. Ama konuşulur öyle bir konuşulur ki. Onların bizlerden tek farkı vücuden aramızda olmamaları.

“Önce vatan” ın sıradaki kahramanı olan Mayis çok misafirperverdir. Evlerine gelen misafir onlarda olduğu sürece hiç sıkılmaz, Mayis buna izin vermez. Ortamı o kadar pozitif tutar ki, misafir yerinden kalkmak bile istemez.

Bizimle de pozitif ortamda sohbet etti.

Mayis: Selam nasılsınız? Hoş geldiniz.

Bizden önce selam verdi. Her zamanki gibi. Yukarıda yazmışım ya büyükle büyük, küçükle küçüktür yiğidimiz.

H.Halid: Selam Mayis. Biz iyiyiz sen nasılsın?

Mayis: Ben sizlerden daha iyiyim. Sizce benim olduğum mekanda  insan nasıl olur? Tabii ki daha iyi.

Annem! Ne güzel Elvin, Adil, halaoğlum Azerler de bizdeler.

Çok mu özlediniz beni?

Narıngül anne: Canım oğlum özlemez olur muyuz? Sen bizim evimizin ışığı, ağzımızın tadısın. Sensiz biz seninleyiz.

Mayis: Ablacığım sen nasılsın, her şey yolunda mı?

Nermin(ablası): Kardeşim, sence nasıl olabilirim? Sen gidişinle beni sadece kardeşsiz değil, dostsuz, sırdaşsız bıraktın.

Mayis: Bak olmadı böyle düşünmen, hiç olmadı. Ben nereye gitmişim ki? Ben her gün sizlerin yanındayım. Sizlerle beraberim. Seninle daha çok zaman geçiriyorum, haberin yok mu?

Anneciğim, sen bana yüreğime dolu sevgiyle yaşamağı öğrettin, sen bana duygunun ne olduğunu, insanlığa sevginin gücünü, merhametin kutsallığını öğrettin. Bütün bu güzel hisleri ben taşıyorsam demek ki benden mutlu insan yok.

Narıngül anne: Benden de mutlu insan yoktur oğlum. Çünkü senin gibi yiğit, kahraman oğlum var.

Mayis: He, bak anne bu sözünü sevdim. Oğlum var dedin, oğlum var idi demedin. Ben Adile de bir kere söylemiştim rüyasında ben ŞEHİT olmuşum, ölmemişim. Yani yaşıyorum.

Adil(dostu): Can dostum, sen benim kusuruma bakma, senin hakkında bana haberi söylediklerinde ben senin için “Mayis ölmüş benden saklıyorlar” demiştim. Sen o gece rüyama geldin ve bana “Ben ölmedim ki ben ŞEHİT oldum” dedin.

Beni affet kardeşim. Seninle geçirdiğimiz günleri hiç unutmadım ki. Özletmişsin kendini.

Mayis: Estağfirullah ne diyorsun, ne kusuru. Seni anlıyorum. İnsan o anda ne düşüneceğini bilmiyor. Ben diyorum ki, keşke  her kes anlasa ŞEHİTLİĞİN kutsallığını.

Bizi aldığımız kurşun yaraları hiç acıtmıyor ki. Bizler doğmadan önce Cennetle müjdelenmişiz. O yüzden hayattayken bile cennetin kokusunu hisseder, sonra oraya gideriz.

Kardeşim benim için üzülmeyin asla. Bizim mekanımız bir başkadır. Size bir şey söyleyim mi Adil?

Adil: Söyle kardeşim.

Mayis: Bu çok tekrarlanan bir şeydir aslında: “ŞEHİTLER kurşun yarasıyla ölmez, ŞEHİTLER unutulduklarında ölürler”. O yüzden bizlerin ölmesini istemiyorsanız eğer bizi unutmayın.

Narıngül anne: Öğlum, sizi unutmak imkansız. Geçenlerde senin hakkında Halide Hanım’la konuştuğumda kendisine senin nasıl vatansever, nasıl güzel evlat olduğunu anlattım. Sen gerçekten çok farklı evlatsın.

Sen hayat dolusun. Senin çizdiğin resimlere her baktığımda orda senin parmaklarının sıcaklığını hissediyorum.

Mayis: Güzel annem, ne güzel söylüyorsun.

Evimizde koruduğunuz bütün eşyalarımda benim ellerimin sıcaklığı var. Onlardan benim kokumu alıyorsunuz biliyorum. Siz her defasında onlara dokunduğunuzda ben yanınızda oluyorum.

Nermin: Gaqam(kardeşim)bizimle beraber olduğunu ben daha iyi biliyorum. Çünkü sen bana sadece kardeş değilsin ki. Sen benim dostum, sırdaşım, en yakın dert ortağımsın. Sana bir sey söyleyim mi?

Mayis: Söyle güzel ablacığım, söyle.

Nermin: Sen izinden askere dönüyordun ya, evden çıkarken dönüp evimize baktığında bana neler yaşattığının farkında olmadın. O bakışların, evden çıkışın son nefesime kadar gözlerim önünden çekilmeyecek buna emin ol.

Mayis: Ablacığım, bir daha geri dönemeyeceğimi düşündüğüm için evimize böyle baktım. Bak şimdi buradayım evimizde sizlerle beraber. Hepimiz bir aradayız. Dostlarım, halaoğlum her kes benimle ilgili anılarından konuşuyor. Bu bana zevk veriyor. Demek ki, bu hayatta boşuna var olmadım. Babam nerede, onu görmüyorum.

Nermin: Gagam, babamız zaten her an seninle konuşuyor. Şimdi evde değil. O yüzden bize katılamadı.

Nermin anne: Yavrum sen gittikten sonra komşular bana senin nasıl bir dikkatli genç olduğunu öve öve anlatıyorlar. Diyorlar ki, Mayis her hangi birimizi elimizde bir poşet, bir ağır çanta ile görürse, bize yardım etmeden yoluna devam etmez.

Onlar övüyor ben daha da gurur duyuyorum seninle.

Murad(dostu): Halide Hanım, Narıngül anne, bizimMayis kardeşimle  çok güzel anılarımız var.

Ondan heç bir zaman çekinmedim. Aç olmuşum beni evlerine götürüp, kendi elleriyle ekmekarası bir şeyler yapıp veya Allah’ın verdiyi ne varsa o gün yedirip, içirmiştir. Gagam, hatırlıyor musun hep bana derdin ki, Murad ben olan yerde yürekli ol, ne kadar ki, ben varım sen kimseden ve hiçbir şeyden çekinme.

Mayis: (Gülüyor)Maşallah kardeşime, hiçbir şeyi unutmamış.

Murat: Hiç unuta bilir miyim? Senin benim için yaptıklarını unutursam demek ki, kendimi unutmuşumdur.

Elvin (cocukluk arkadaşı): Halide Hanımbiz Mayis’le tanıştığımızda çocuktuk. Her gün mahallede oyun oynardık. Mayis kardeşim çok yeteneklidir. Beraber resim çizer, orgda müzik çalar, bazen de dans ederdik. Çok yüreği temiz, samimi dosttur. O her zaman bana kardeş olmuş, destek vermiştir. O kadar hatıralarımız var ki, konuşursam eğer günler yetmez dinlemek için.

Mayis: Siz beni mahcup ediyorsunuz, vallahi. Kendimin bu kadar unutulmaz olduğumu düşünemezdim.

Murat: Senden yoktur kardeşim. Sen gittikten sonra senin yerini dolduracak dostum olmadı.

Mayis: Çok sağ olun canlarım, var olun. Değeriniz, sevginizden dolayı her birinize sonsuz teşekkür ediyorum. Sizler de benim için unutulmazsınız.

Azer halaoğlum, senin ne diyeceklerin var benimle ilgili, konuş bakalım.

Azer(halasıoğlu): Kardeşim senden konuşmakla bitmez ki sohbet. Seninle akraba olsak da beraber az zaman geçirsek de, o az zaman benim için bir ömre bedeldir. Sen başkasın dayıoğlum. Samimi, cana yakın olman her kesin kalbinde yer edinmiş.

Seninle sohbete doyulmaz. O kadar merhametlisin ki zorlukta olan her kesin hemen yardımına koşarsın.

Sen bize gelen zamanlar at binmeye giderdik, hatırlıyor musun?

Mayis: Azer kardeşim, ben hiçbir şeyi unutmadım ki. Konuştuğunuz her bir anı benim hafızamdadır.

Azer: Doğaya sevgin beni şaşırtıyor. Senin kadar Doğa sevdalısı insan, ben kendim adına söylüyorum, tanımadım bu gün kadar. He, bir de senin duygusallığın. Müziği, şiiri sevmen. Bütün bunları tenhalığa çekilerek dinlemen çok hoşuma gidiyordu.

Bir de senin araba sevdalısı olmanın altını çizmeliyiz. Bugün benim arabaya olan sevgim bana senden bulaşmış olmalı. Bir sözü de unutmadan söyleyeyim, ben kuaförlüğe başladığımda o mesleğin sırlarını sen bana öğrettikçe ben şaşırıyordum. Sanki profesyonel kuaförmüşsün gibi her bir detayı anlatıyordun.

Ama biz anlaşmıştık, ben tezkeremi senden 3 ay önce alacağım için seni ben karşılayacaktım. Sözünü tutmadın.

Mayis: Azer olmadı ki. Ben sözümü tutsaydım o zaman ben senin tanıdığın Mayis olmazdım ki. O anlaşmamız bak ne güzel sonuçlandı.  Her kesin yetişemeyeceği bir makamla-ŞEHADETLE.

Azer: Can kardeşim, bazen yalnızken diyorum keşke Mayis şimdi yanımda olsa. Hep beraber eski günlerdeki gibi muhabbet edelim, şakalaşalım. Senin 4-5 yıl önce bana söylediklerini yaşadıkça senin nasıl uzak gören biri olduğuna kesinlikle eminliğim artıyor. O dönemlerde senin bana anlattıklarının farkına bazen varmıyordum, ama şimdi onları birer birer yaşıyorum ve senin zekana, aklına iyi anlamda haset ediyorum.

Mayis: Bir az da böyle konuşsanız kendime aşık olurum haberiniz olsun.

Nermin: Gagam sen yine esprilerinden geri kalmıyorsun. Seviyorum da senin bu özelliğini. Birlikte şiir yarışması geçirdiğimiz günleri çok özlüyorum. Dertleştiğimiz günleri de.

Şimdi günümün çok saatini senin odanda senin resimlerinle sohbet ederek geçiriyorum.

Narıngül anne: Canım oğlum sizin kolejin müdürü var ya Talıp hoca, senin hakkında ne kadar hoş sözler söylüyor. Diyor ki, kaç yıl oldu kolej müdürüyüm hiçbir öğrencim askere giderken benimle vedalaşmadı. Mayis çok farklı bir öğrencimdi. Askere giderken geldi benimle vedalaşıp gitti.

Mayis:Annecim ben biliyordum ki, bir daha geri dönmeyeceğim. Boşuna mı izne gelmeden önce size sordum eğer beni köyümüze götürecekseniz, ben izne gelirim, aksi halde gelmem.

Bunu söylemekte maksadım akrabalarımla dostlarımla tanıyıp bildiğim her kesle vedalaşmaktı.

Mahalledeki dostlarım da benden sonra size söylemişler onlarla da vedalaştığımı, helalleştiğimi.

Bütün bunlar benim kendi isteğimle olacak şeyler değil biliyorsunuz. Bu beni Cennetle müjdeleyen Rabbim’in benim için çizdiği kaderdir.

Narıngül anne: Senin savaş arkadaşların, komutanların seninle ilgili o kadar güzel sözler söylüyorlar ki, maşallah sen bu zayıf vücudunla o büyüklükte silahı nasıl taşıdığını, düşmana nasıl darbe indirdiğini. Bunları duydukça biliyor musun nasıl mutlu oluyorum.

Sık sık senin çocukken bana “anne benim askere gitmeme kaç yıl kaldı? Ben ne zaman askere gideceğim?” diye sorardın. Ben de kalan yılları anlatırdım.

Sen bizim de kendi başını da yücelere kaldırdın. Allah senden razı olsun yiğidim.

Mayis: Anneciğim, güzel annem 2. Karabağ savaşında kutsal topraklarımızı geri almak için ne kadar ağabeylerim, kardeşlerim hatta ablalarım ŞEHADETE yüçeldiler biliyorsunuz.

Şimdi o topraklarda yeniden Azerbaycan bayrağı yükseliyor, yeniden Karabağ’lılar kendi torpaklarına yerleşiyor, oralarda hayat yeniden başlıyor.

Bizler “Demir yumruk”ta birleşip bir yumruk olduk ve Zafer kazandık. Ne mutlu bizlere.

Bizler siz annelerin onurlu, dik duruşunuzla mutluluk duyuyoruz.

Başınızı dik tutun ve hiçbir zaman benim için ağlamayın. Ne kadar hayat var, ne kadar ki insanlık yaşıyor biz ŞEHİTLER de sizlerle beraber yaşıyoruz.

Halide Hanım, değerli dostlarım bugün canımı feda ettiğim Vatan toprağında yeni mekanıma kavuştuğumun 4.yıldönümünde annemi, ablamı yalnız bırakmadığınız için her birinize teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız.

H.Halid: Yiğidim biz sana teşekkür ediyoruz. 4 yıl diyorsun. Nice yıllar geçecek, sen ise bizim için aynı yaşta 21 yaşında kahraman olarak yaşayacaksın, nasıl ki yaşıyorsun. Hakkını bizlere helal et.

Mayis: Helal olsun.

ÖZGEÇMİŞ:

Seferov Mayis Şakir oğlu 20 Haziran 1999 yılında Azerbaycan’ın Neftçala şehrinin Hol Karabucak köyünde doğdu.

İlk eğitimini 2006 yılında Bakü’nün Sebail reyonunun 163 saylı okulunda aldı, 2010-2015 yıllarında ise eğitimine Sabuncu reyonunun Balahanı kasabasında yerleşen C.Cahangirov adına 4 saylı orta okulda devam etti.

Orta okulu 2015 yılında bitiren  Mayis Bakü Humanitar Kolejinin resim öğretmenliği bölümünü kazanıyor. 31 Mart 2019 yılında Koleji başarıyla bitiriyor.

Mayis Seferov 1 Haziran 2019 yılında askeri hizmete çağrılıyor. O hizmetini Goranboy şehrinin Aşağı Ağcakent köyünde yerleşen “N” sayılı askeriyesinde piyade er olarak başlıyor.

Başarılı er olarak defalarca teşekkürnamelerle ödüllendiriliyor.

27 Eylül 2020 yılında Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri tarafından Ermenistan işgali altında olan topraklarımızın alınması için başlatılan 2.Karabağ Savaşında kahramanca savaşıyor.

M.Seferov Talış yükseklikleri, Murovdağ ve Sugovuşan uğruna yürütülen operasyonlara Rpg7Roketatar atıcısı olarak katılıyor.

Mayis Seferov 1 Ekim 2020 yılında Goranboy ilinin Tap Karakoyunlu köyü ve Kehriler harabalığı yönünde Ermenistan Silahlı Kuvvetleri tarafından odlu silah çeşitlerinden atılan mermi patlaması sonucunda ŞEHİT  oluyor.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in 15.12.2020 yıl tarıihli  Kararnamesine istinaden Seferov  Mayis Şakir oğlu ölümünden sonra “Vatan uğruna” madalyası, 24.06.2020 yıl tarihli Kararname’lerine istinaden “Cesur savaşçı” ve “Sugovuşan’ın kurtuluşuna göre” madalyaları ile ödüllendiriliyor.

ETİKETLER: , , , ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.