Köylü teyze bahçesinden topladığı ıspanak, marul, maydanoz, roka, dereotu gibi pek çok yeşilliği bir güzel yıkayıp demetler halinde küçük paket lastikleriyle bağlayıp tezgâhının üzerine dizmişti. Ayağında kara lastik ayakkabısı, evde dikilmiş şalvarı, başörtüsünün üzerine tünettiği siperlikli boyacı şapkasıyla gelip geçenlere ümitsizce sesleniyordu. Ispanak var, marul var, maydanoz var! Sabahleyin tezgâhını...
İş yaptım, yaparım, işgüzarlık yapamamHiç kimsenin aleyhinde atamamBirinden laf alıp lafta satamamDürüst kaldın diye vurdular bana Cesurca huzura çıkamıyorumKader deyip boyun bükemiyorumİçimden nefreti sökemiyorumUydurma lekeler sürdüler bana Bu yükü yıllarca taşıyamam benBöyle bir ortamda yaşayamam benBenliğimi söküp aldı sinemdenHep zülum u reva gördüler bana Günahsızım çekmek midir kaderimAmaç ağacımı kökten...
Çeşmeler su vermiyor bulutlardan içerim Sensiz sanki çöldeyim biliyorsun nazlı yar Sevdan ile sarhoşum bak kendimden geçerim Benim meczup halime gülüyorsun nazlı yar Senden ayrı yaşamak yangında pişmek gibi Aşkın deryasındayım ne üstü var ne dibi Ne olurdu sevseydin azıcık bu garibi Sensiz meczup halimi biliyorsun nazlı yar Fırat gibi...