Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Çok Bulutlu
25°C
İstanbul
25°C
Çok Bulutlu
Perşembe Az Bulutlu
27°C
Cuma Çok Bulutlu
23°C
Cumartesi Çok Bulutlu
20°C
Pazar Parçalı Bulutlu
21°C

HATIRLADIKLARIM

HATIRLADIKLARIM
13 Ekim 2022 00:01
440
A+
A-

Geçen yazıda özetledim. Özet sonunda anlatacaklarım var dedim. Kötü bir yazar olmak istemedim ama edebiyatçı ve düşünür olarak tedirginliğim daha bitmedi.

Düşüncelerimin kasvetli havası olgunluğumun sonunda başlamıştı. Şimdi nerede olduğumu bilmezken, sonu ve başlangıcı kim belirleyecek? Edep yerli yerinde değil ve herkes de bu halinden memnun iken kimsenin benimle uğraşacak vakti de yok. Aslında vakti olmayanların karşısında sivri bir kalemim vardı. Kalemim, düşünen için bazen kamçı, bazen ameliyat masasındaki neşter ve bazen de kavgadaki satır idi. Kavgalarım hep mertçe daha doğrusu feryattan öte nara gibiydi ama ne kimseyi ilgilendiren, ne de kimseyi düşündüren olmaktaydı. Halbuki bir zamanlar onları uykularından uyandırmak için hayallerimle sarhoş oluyordum. O zamanlar bugünleri göreceğimden habersizdim. Biliyorum ki bu ses kulaklarında hiçbir orkestranın senfonisi olmayacaktır. Çünkü edep yok, edep yokken, herkes gürültü olan sokak kavgalarıyla birbirine saldırmakla meşgul şimdi. Bugün sokakta kavgaya tutuşanların tedavisi de meğerse mümkün değil iken ancak söylediklerim yüzümü kızartan küfürler olmaktadır. Feryadım küfre sığınmak değil elbette. Bana öyle geliyor ki küfürler artık anlamayan ve aldırış etmeyenlerin lüksü oldu. Belki küfrü bavulumda taşırken imtiyazım yapmak istemiyorum ama bunların yanlışları göğüs boşluklarında taşımaları abes idi. Felaket ki benim feryatlarımı ne kabullenen var, ne de ret eden. Varmak istediğim yer herkesin benim gibi düşünmesi ve benim gibi yaşaması değil elbet. Benim huylandığım feryadım ve naralarımla kendi çemberimde kalmamdır. Ki attığım nara ve feryadım çok açık idi. Savaş narası gibi yangınları tutuşturacak barut gibi iken benimle onların boğuşması bilmem nasıl sona erecektir? Doğrusu deve kuşu uyanıklığını gösterenler halinden memnun iken hayallerim gördüğüm son rüya olarak kalacaktır. Uyandıracağıma dair bende de beliren hiçbir belirti yok. Bunların hepsi çirkin, ama benim onlarla uğraşmam neden abes ve neden çirkin olsun ki? Eğer benim toplumum anlayışını edebin olmadığı sokaklara teslim ettiyse elbette bu benim problemim olacaktır. Bozulan ve yara alan toplumu elbette kendi sokağında terk etmeyeceğim. Vızıldayan arı gibi olacağım. Herhalde Fuzuli gibi olmak kaderde varmış. Fuzuli ne söylemişti: “Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil”. Ben de aynı dertten mustarip iken, herhalde edebin piri Fuzuli gibi toplumu uyarmak için vızıldamaya devam edeceğim…

Ibrahim Ayğırcı

ETİKETLER: , , , ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.