Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

MEMLEKET VE DÜŞÜNEN VATANDAŞ

15 Nisan 2023 18:23
352
A+
A-

Memleketimde düşünenler gittikçe azaldı. Azalan düşünenler ne sunuyor? Sunduklarıyla ilgilenen de yok… Belki bir avuç şeker fırlatsalar, kapmak için koşanlar olacaktır. Aslında helva sunuluyor ama kimse farkında değil. Farkında olmadıkları için düşüncenin tadını bilen de yok. Evet, yurdumda herkes değişti. Yazar değişti, okuyucu değişti. Amenna, değişmek zorundayız. Ama değişim bir takaddüm olmalı derken, geride mirastan kalanları da unutmamak gerekir. Çünkü geçmişin mirası bir avuç toprak parçası değildir. Bu miras süzülerek damıtılmış bir özün özüdür. Genişletsek hem geçmişin özünü, hem de önümüzdeki takaddüme açılan yolu genişletmek… Ama genişletme değil de daraltılan yollarla önce kolumuz koptu, sonra kafamız… Kopan kafaya ne yeni bir ayak bulabildik, ne de yeni bir kol. Trajedimiz büyük ve dramı da buradadır. Trajedimiz yarı yolda kalmaktır. Ne yazık ki hepimiz yarı yoldayız.

Halbuki bir zamanlar bize ait vasıflarla biz de vardık. Biz de dünya haritasındaydık. Ve haritada en göz önünde olanıydık. Bizi tanıyanlar çocuklarını ninnilerimizle uyuturlardı. Bu ninniler ne korkutucuydu ne de dehşetleriydi. Tek kelime ile bize duydukları sevgiydi. Bu sevgi hala bazı coğrafyalarda hayat hikayemiz olarak dilden dile dolaşılarak anlatılır. Ama ne var ki tuzaklarla bizi medeniyetten kopardılar. Büyük devletin ideallerinden koparanlar, küçük devletin arka odalarında bizi tekrar diriltmeye kalktı. Ama diriltme yabancı hafiyelerin gözetiminde akmaya başlıyordu. Konuştuklarımız ve düşüncelerimiz bizden önce yabancı ajanların sansüründen geçiyordu. Kimse onların izni olmadan ne düşünebilirdi, ne de konuşabilirdi… Tarihimizin kökleri kesilirken, bizi ilimden ve çocuklarımızı bizden uzak tutarak, kuşaklar arası irtibatı kestiler. Ve çocuklarımız yeni öğrendikleriyle kafeste kuş olup, yabancıların kafeslerine doğru uçuyorlardı. Çünkü çocuklarımız bize değil, başkalarına taklit ettirilmeye zorlanmaktaydı. Başkalarını taklit muhabbeti başını alıp giderken, çocuklarımız bizim değil de başkalarının orijinali oluyorlardı. Açıkçası masumiyetimizi facialarıyla bize ödetiyorlardı.

Masumken, tutukladılar olmadı, işkenceye tabi tutular olmadı, en sonunda bizi ölüme mahkum ettiler. Ama ölmekle de bitmiyorduk ki…

Ibrahim Ayğırcı

ETİKETLER: , , , ,
Yazarın Diğer Yazıları
27 Ağustos 2022 14:10
30 Ağustos 2022 12:57
28 Ekim 2022 22:52
19 Eylül 2022 09:37
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.