SEVGİNİN HALİ Mİ KALDI Gök yüzü yine hüzünlü bu geceİçime işledikce gecemin ayazıYüreğim titriyor hasrettenGeldin mi şehrine feryadımın sesi Anısı başka şehir de yaşlananAcısı kalbim de yaşayan aşkMaziden yola çıkmış geliyorŞimdi sevginin hali mi var san ki..? İskelede tek başıma oturmuşumDeniz yükseliyor göz yaşım aktıkçaBeyaz dalgalar saçlarını tarıyorRuhum mutlu günlere...
Evini sırtında taşıyan bir adam gördüm Balat’ta elleri gövdesinden büyük uyumuş, uyumuş uyanmış burda herkes komşusunun ikizi yüzleri geçmişte yanmış yeşilinden tanıdım gözlerini adında çocukluğu gizli Balat’ta bir gugu çiçeği başına kuşlar dadanmış Öner Fikri
Güneş, sevgiyle Ruhunu ısıtır. büyülü, bir yolculuğa Çıkarsın. deniz dalgalanır ,beyaz Martıların Kanatlarında savrulunca. Bir düştür hayaller arasında belir istiklal Caddesinde anılar arasında kaybolursun Taksim tünelinde galataya kavuşturur Sevenler selam verir bizlere eski anılarımızı Tazelenir Cihangirden Çukurcumaya uzanırsın eskiden kalan antikacılar Karşılar seni tarihe direnen Bir gramofondan eşsiz bir musiki...
Milattan önce antik çağın bir zaman diliminde; geniş ve ataerkil bir kartal ailesi yaşarmış. Atalarından kalma, katı, tavizsiz, esneklik payı olmayan kurallarla yaşamlarını sürdürmüşler hep. Fakat yeni gelen her nesil, kuralları kâh değiştirerek, kâh esneterek, kâh yolarak serçe kuşuna çevirmişler. Huzursuzluk, uyumsuzluk, dengesizlik ve adaletsizlik artık öyle bir noktaya...
Katlanamıyorum.. Bu gönül ağlıyor şehrin tam ortasında Gök yüzünün vaat ettiği en ayazında Gece en hareretle yüreğime vururken Aşkın kollarında can çekişiyorum Özlüyorum… Nefes diye seni soluyorum Kaskatı gönlüme sığınıyorum Duygularıma oksijen gitmezken Aşkın kollarında can çekişiyorum Dayanıyorum… Buz tutan kirpiklerime aldırmadan Üzerime düşen kar tanelerini kovuyorum Senin varlığınla üşürken…...