Yüreğimde derin bir iz bıraktın sızıyı azdırdın da çekip gittin Ey güzel kadın inan ki senden başkası yarama bulamaz çare Ben seni efsanevi bir aşkla çılgınca severken beni terk ettin İçimi dağıttın sana deli gönlümü parçaladın yaptın pare pare Ya sen gel buraya ya da çağır beni yanına tez gelirim...
Ufuktan bir güneş göründü bize 19 Mayısın şafaklarından Samsundan yakıldı ateş der size 19 Mayısın şafaklarından Bandırma vapuru suda bir telaş Köhne beyinlere karşı bir savaş Biçildi yurduma ipekten kumaş 19 Mayısın şafaklarından Toprak buyur etti su heybetinde Sanmayın milletim kendi gurbetinde Gökyüzü gürledi yağmur şerbetinde 19 Mayısın şafaklarından Gözünün...
Günaydın sevgili dostlar Bu gün hava açık pırıl pırıl şiir gibi doğdu güneş güzelliklerle doğdu, şiir doğurdu. Şiir kıvamında bir gün dileklerimle… GEL Gözden ırak soğursun bak Bir yabancı olmadan gel Düşünürüm sardı merak Gözlerim yaş dolmadan gel Söylüyorum açık açık Acele et sen yola çık Sana kapım her an...
Bir kitap kulübünde, yönetici bir arkadaşın etkinlik olarak açtığı payda, benim ve eminim çok kişinin üzerine hassaslandığı bir konu irdeleniyordu. Tabii olarak benim çok fazla önem verdiğim bir kavram olması dolayısı ile yorum yazdım. Ancak mensubu olduğum grupların da irdeleyebilecekleri bir kavram olur düşüncesi ile yazacağım. Zaten ben bu konuyu...
Ankara’yı sorsam sana, iyi bilir misin çocuk? -Elbette bilirim, amca bilmez olurmuyum hiç. -Hem de gözü kapalı. -Netice de burada yaşıyoruz, herhal öyle değil mi, ya? Öyle mi, dersin? -Elbette öyle amcam. -İnsan, hiç bilmez olurmu yaşadığı şehri? Bilir tabi…bilir elbet… bilmeli ! -E…! Nereyi soracaktın, amca? …….. Adın neydi...
ALAYINA İsyan ediyorum isyanHepsine bak alayınaHemen müdahale edinCahillerin olayına Boşuna imiş övdüğümDizlerimi hep dövdüğümÖyle değil mi sevdiğimGidelim mi balayına Alparslan bulmuş eşiniBırakmaz asla peşiniİşini yap sen işiniNasıl gelirse kolayına Alparslan Kunduz