Sen kendini tilkiden
Kurnaz sandın galiba…
Unutma tilkinin dönüp dolaşacağı kürkçü dükkanıdır
Postuna saman doldurup
Ya duvara asarım
Yada yere pas pas diye sererim
Ayak kokumla oraşırsın
Yüreğimin demiyle değil
Hak ettiğin yeri bulursun…!
Canbaz gibi her ipte oynarım sanıyorsun…
O ipin ham mattesi benim
Benim tezgâhımdan geçer
İlmik ilmik ören benim
En can alıcı yerde
Bir düğümlük ömrün var
Bir baştan bir başa geçemesin
Yarı yolda tökezler
Boynunu kırar bana muhtaç kalırsın
İpin ucu bende
Bunu bilesin…!
Kur fasuliye gibi kendini nimetten sanırsın…
O toprağı işleyen benim
Nasırlı yüreğimle
Alın terimle eken benim
Can suyu verip can olan benim
Güneşte kavurultanda benim
Harmanlayan, sofraya getirende benim
Balı börek değilsin
Suyun kaynıyor
Kendini nimetten sanma…!
Kendini çakal sanıyorsun…
Aslanın olduğu yerde
Çakalın hükmü yoktur
Artıklarla beslenir
Sevgi dilenirsin
Ömrünü kendi kendine zından edersin…
Soytarı’dan padişağ olmaz…
Ben şahım, padişahım
Ben kurulur tağtıma
Kullar yaratırım
Kulluk edersin bana
Ya hizmetkarım, ya uşağım olursun
Yada beni eğlendiren
Soytarım olursun
Bana ulaşamasın
Sultanım olamasın
Geç kalırsan kölem olursun
Sevgi dilenirsin
Acı çekersin…!
Ben sivas kangal’ lıyım
Dağların çobanıyım…
Ne kurda, nede çakala yol veririm
Asilim ve sert kaya gibiyim
Kimsenin süs köpeği olmam
Olanıda hiç sevmem
El bebek gül bebek büyümem
Hak etmediğim ekmeği yemem
Haram lokmaya tema etmem
Ben kıraç toprakların çobanıyım
Kimsenin süs köpeği değilim
Sevgi dillenip, kuyruk salamam
Mertçe savaşır
Erkekçe ölürüm
Af dilemem…!
Ben kıraç toprakların
Güneşten kavrulan
Anadolunun adamıyım
Yatağım toprak
Yastığım taş
Yorganım yıldızlardır
İpekli kumaş nedir bilmem
Loş gecelerin
Pamuklu yataklarında hiç yatmadım
Bir kadeh şarp için özümü satmadım
Bir gül için sevgi dilenmedim
Değer bilmeyenin koynuna girmedim
Yar olmayınca kimseye mehil vermedim
Ne arımı nede adabımı bozdum
Arkamı döner giderim
Kala kalırsın bir başına
Keşkeler, pişmanlıklar sarar ömrünü
Başka tene sarılır
Başka yürekte derman dilersin
Kapısına kul olur
Sevgi dilenirsin
Var olanın değerini bilmezsen
Kendine yazık eder
Acı cekersin
Bu son sözümdür
Götüm başım oynamaz
Pir sultanın dergahından geçtik
Hacı bektaşa yüz sürdük
Yunus Emreden dem aldık
Munzur suyundan arındık
Yiğidin harmanlandığı Anadoluda büyüdük
Aşkımızda, sevgimizde toprak gibi kokar
Ömrümüzü verir, ömür almayız
Can veririz, can almayız
Sevdiğimizi taç eder
Kıymet biliriz
Biz Anadolu’yuz
Yiğidin harmanlandığı
Toprakların çocuğuyuz…
Zeynel YAŞAR