Gözlerim Dersim’i arar Hozat yolunda
Ne güzelsin Munzur sen
Özlem kokan Türkülerle beraber
Kemanın yürek burkan sesinden
Yol yorgunuyduk uğrak yerimiz
Anadolu Kasabasıydı
Oturup nefes alırdık yorgunluğumuzu
Dindirince bir parça
Sivas gözlemesi bir
Bardak köpüklü yayık ayranı günün tüm
Yorgunluğunu alıp götürürdü bir anda
Yabancıların şaşkın bakışları arasında
Köyün
Koyun sürüleri
Tozu dumana katardı önlerinde
iri yarı kangal köpekleri çobanların gözleri
Geçmişe dalınca yüreklerinde
Hüzünlü bir ezgi
Süzülür durur yol boyunca
Uykuların kaçar gecenin bir yarısı
Tedirgin olursun
Kâbuslarla birlikte irkilir durursun yıldızlar teker
Teker kayar kurtların uluma sesiyle birlikte
Kavurucu sıcaklarda Irgatlar belirir pamuk
Tarlalarında tiken yığınları
Arsında kaderleridir yoksulluk göçebe hayatı
Yaşarlar bir gün
Görmeden
Savrulur dururlar
Ağaların insafına
Terkedilince
Gökyüzünü duman kaplar
Gurbet trenlerinin
Biri gider biri gelir çiseler durur yağmur buğulu
Camlardan bakar yalnızlar durağında bir dost
Belirir eski günlerin hatırına keyifle yudumlanır
Demli çaylar.
Kasım Kara