YUTKUNMAK
YUSUF GÖKBAKAN
…
Hep, hiç ile yutkunmak
Acıyı acıyla yutkunmak..
Meramsızlık , tırmık ucunda
Ya da gümanı olmayan
Meram faslında.
Kedergâhtan kadergâha,
Enseye vuran hu’ya banmış yel ile
Bir teslim odasında;
Kaşkolüne doladığı aşkı, aşkla titreten,
Bir dileniş çatılı yüreği, küp dolusu hüzün..
Öylece, öylesine korunda çabalamak;
Ateşbaz olmak.
Madrabazlık bilmeyen yağdandan,
Kül suyu damlata damlata
Hıçkırıkla ancak hiç kırığı olmadan,
Yutkunmak;
Bir kuş gözü kadar yer bulamadığı
Bir gönül hücresinde,
Çırpmak yürekteki tozları,
Çırpınmak.
Son çare,
Riayet ettim ben de kaleme,
Bezekli sürmesi olan dizelerle.
Bu bir ayin:
Aşkın, aklı sürmesi
Yangınlar dergahından
Gözesine değin ateşin.
Yazdım , yazdım, durmayasıya yazdım ;
Sırrı yazmaktı işin.
Arz ve arş kadar ayn yazdım
Kainata değen bir karış kadar cim ve sin.
Hiç uzak kalmadım rahiyana böylece
Boğazımın düğümünde,
Yutkunma izi kaldı sadece.
Yutkundum Selamlama Taşında
Burkulmadan içim.
Duaya düşen aminlerle,
Sanki bir bimarhane önünde, inim inim,
Rahvan atlar misali pakî niyetlerle.
Aklını gönlüne devşirip ardınca
Ay olmak, aymaz olmak, aylak olmak;
Yazdırmak serencamı nihayetinde,
Aşıklar Müzesine..
Yutup nefsi yutkunarak.