Yüreğin yoksulluğu bu anne,
Diktiğin yamalı pantolon kadar sevinç vermiyor,
Sürdüğün salçalı ekmek kadar tat vermiyor,
Sızdı bir kere yüreğe,
Açtı elini yürek bir avuç huzura.
Yüreğin yoksulluğu bu anne,
Kokun kadar güzel saramaz bedeni,
Gözlerin kadar umutla ısıtmaz içimi,
Gülüşün kadar aydınlatmaz hayatımı.
Yüreğin yoksulluğu bu anne,
Bizim yoksulluğumuza çekmemiş.
Altı delik ayakkabı nedir bilmez,
Çorapsız kışları bilmez.
Yüreğin yoksulluğu bu anne,
Bir kuru ekmeği ayrana koyup yemeyi bilmez,
Bir yıl soğanla çorba yemeyi bilmez,
Umutla gülmeyi bilmez.
Yüreğin yoksulluğu bu anne,
Geceleri ezberletir kaşlara,
Gündüzün gözünü kör eder,
Zamanı ezer geçer.
Yüreğin yoksulluğu bu anne,
Bir sızdı mı yüreğe,
Yeniden yaratır insanı.
Ama bir esti mi ayrılık havası,
Organ nakli bile kurtarmaz seni.
Yüreğin yoksulluğu bu anne,
Ne bizim yoksulluğa benzer
Ne de bizim yüreği mutlu etmeyi bilir,
Niye demedin be annem,
Yoksulluğun yüreklisi üşütür insanı zatürre eder diye.
Ferhat KAYA