Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
24°C
İstanbul
24°C
Az Bulutlu
Pazartesi Az Bulutlu
25°C
Salı Açık
28°C
Çarşamba Az Bulutlu
29°C
Perşembe Açık
30°C

VİTES SULTAN

VİTES SULTAN
30 Mayıs 2025 10:35
48
A+
A-

Otobüsü kaçırmanın sıkıntısıyla gelecek minibüsü beklemeye başladım. Durağın örtüsünün altına saklanıp güneşten kaçtım ama nafile, bu kez de tenekenin sıcağı bunaltıyordu. Minibüsün gelişiyle moralim daha da bozuldu. Klimasız araç da çekilir mi şimdi…

Limana yanaşan gemi edasıyla yaklaşan minibüsün boş olması sevindiriciydi. Ön tarafa, oturdum.

-Ooo hoş geldin İzmirli dedi Sultan abla.

-Hoş bulduk da değiştirmişsin aracı yine keşke klimalısını alsaydın.

– Kızım para mı var, bunu zor aldım. Kaporta eski ama motor sağlam.

Eskiliğine rağmen o kadar güzel geçiyordu ki vitesleri,  Alsancak Kordonda Mercedes sanırsın. Tık tık tık..

Hoşbeşten sonra aklıma geldi.

-Sana neden Vites Sultan diyorlar?

– Çok uzun hikâye be kızım. Yol biter, hikâye bitmez… Anamın adı Türkan’dı. Babam da Türkan Şoray hayranıydı. Ben doğduğumda gözlerimi Türkan Şoray’a benzettiği için Sultan olsun bunun adı evimizde Türkan Sultan olur, demiş anama.

-Yok adını sormadım Vites lakabı nerden geldi?

-Ha o mu? Minibüsü yeni almıştık.  Bir gün yolda kaldı. Bizim adam anlar arabadan, ben desen, motorcu Orhan’ın kızıyım. Geç, dedi direksiyona. O ittiriyor, ben de direksiyondayım. Araba boşta, unutmuşum her şeyi. Cemal bağırıyor arabanın ardından. Vites Sultan, vites Sultan… Taktım ikiye, gürültüyle çalıştı bizim emektar. Görenler araba devrilecek derken ben kontrol edince bir alkış koptu ki … O günden beri adımı bile unuttum, Vites Sultan oldum… Cemal de ölünce,  muavinlikten kaptanlığa yükseldim işte. Ekmek parası ne yapacaksın.

İlk tanıdığımda da erkek gibi giyinen bir kadındı Sultan abla. Eşi Cemal abi başkanın şoförüydü. Değişince onu da çıkarmışlardı belediyeden. O da minibüsüyle ekmeğini kazanmaya başlamıştı. Muavine ihtiyaç olunca da Sultan abla yardımcı olmuştu. Babası motorcu Orhan, erkek evlat gibi yetiştirmişti onu gençliğinde.

Üçüncü durakta telaşla bir hanım durdurdu minibüsü.  Biri kucağında, bir elinde iki küçük çocuğuyla kaçarcasına bindi. Nefes nefese kalmış ve tedirgindi. Telefonuna bakıyordu sürekli.

Rutini bir hızla, vitesin sesi ve ara gazı kıvamı, motor yüklenmesinden başka ses yoktu ortamda. Ben, meraklı gözlemci, feleğin çemberinden geçmiş Vites Sultan ve bu heyecanlı kadının içinden geçenleri, iyi bir yazar olsa da yazsa dedim kendimce.

Sessizliği, kadının telefonu bozdu üst üste çalarak. “ararsın ya, açmacen işte… diyerek kapattı.  Ardın bir daha… bir daha… Küçük kız, anaa bubam arıyooo dedi telefona bakarak.  Arama kesilmedikçe çocuk da huzursuz olmuştu. 

Bak gine arıyo eemmeee..

Israra dayanamayan genç anne, bir yandan kucağındakini sallamaya çalışırken diğer yandan da telefona cevap verdi.

Ne va İbraam. Ne arıyon beni… anama gidiyom ben gari… şeytan görsün yüzünü… istemiyom ben seni… Sultanım deme bana… Hatçe benim adım.. hiç altan alma çalışma… onu, o zıkkımı içerken, kalbimi kırarken düşünceedin.

Sultan ismi geçince göz göze geldik Sultan ablayla. Yolculuklarda pek çok olay yaşadım amma bir aile faciasına bu küçücük ilçede yaşayacağımı hiç düşünmemiştim. Ben, aile travmalarının büyük şehirlerde, adliye önlerinde olduğunu sanırdım haberleri izledikçe. Hele hele “ya benimsin ya kara toprağın” felsefesiyle nice canların yandığını duydukça bir kadın olarak gelecekteki mesleğimden, evlenmekten ve kendimden korkar oldum.

İnen binenler oldukça Sultan ablaya yardım olsun diye muavinlik yapıp, para üstleriyle ilgilendim. Hatice’ye sıra geldiğinde ise:

Ben kızımı kucağıma alırım, yanıma çok para almamışım bi kişilik alır mısın? dedi çekinerek.

Senin ücret tamam kızım diye seslendi Vites Sultan, bana da alma işaretiyle. Ne de olsa kadın dayanışması.

Son durağa yaklaştığımızda yine üç kişi kaldık minibüste. Zaten akraba olduk yol boyunca.

Anaammm bizim araba duruyo durakta. İbraam bizden önce ni zaman gedi buree… Sultan abla netceezz?  diye seslendi Hatice korkuyla.

Korma kızım! Ne korkuyorsun, o korksun bizden. Biz üç kişi, o bir kişi. Çok sıkışırsak bi levye indiririm başına dedi, Vites Sultan abla.

Eyvah… levye… kavga… yaralama… adam öldürme… pek çok kelime kafamda dolandıkça şimdi de ben korkmaya başladım. Adliyede göreve başlamadan adliyelik olacağız bu gidişle. Stajıma bile çok var. Allah’ım acı bana kurtulalım şu işten. Sağ selamet durağa geldik amma hepimizin kalbi küt küt atıyordu.

-Hatçe hoş geldin derken İbrahim sevgiyle kızını kucağına aldı.

-Niye gedin İbraam o zıkkımı bırakmazsan, ben sana eve gemicem demedim mi?

-Bak Hatçe, sus bi, beni dinle… anam çocuklarını, karını almadan gelirsen eve katmam seni, dedi. Bak hepimiz seni istiyoz  Hatçe..

– Durun bakalım gençler böyle şeyler ayaküstü konuşulmaz. Şu masaya oturalım bi soğuk su, içelim kendimize gelelim diye duruma el koydu Sultan abla.

Sanki aile bireylerinden biri de benmişim gibi ben de oturdum masaya. Ali Usta getirdi çayları.

Ortamın rahatlığıyla, Hatice sazı aldı ele, büyük bir özgüvenle.

-Bak İbraam, o zıkkımı içmeyeceğine dair yemin itmezsen şurdan şure adım atmam inanki. Bilmiş ol!

-Burda olur mu o iş, eve gidem ederim yeminimi… abdest filen almak lazım..

-Ne olcek alırsın burda, Sultan ablanın önünde yemin etcen…

Tövbe estağfurullah çekerek İbrahim kolları, sıvadı, çorapları çıkardı. Namaz abdestini almak için, su şişesini eline aldı.

-Ne bakıyon, döküve suyu o zaman da alem bari abdesti, dedi Hatice’ye.

Başarılı komutan Hatice, suyu yavaş yavaş döküyordu İbrahim’e… Sanırım su, her türlü kötülüğü, nefreti temizliyor şimdi.

Duraktaki Mushaf’ı çıkardık torbasından,  çekti İbrahim besmeleyi.

-Dur bi, ben ne dersem sen tekrar etcesin, diye otoritesini yineledi Hatice.

-Ey yüce Allahım, şu içkiyi bir daha içmiceme, Hatcey’i de üzmüceme, senin kitabına el basarak, burdaki şahitlerin huzurunda yemin ediyom. Sözümden dönesem Peygamber efendimizin şefaatinden mahrum galem.

-Hatce bu çok ağır olmadı mı?

-Ağır olsuuun ki bi daha yapma. Söyle çabuk unutmadan.

İbrahim özenle tekrar etti.

-Bakın gençler, bundan sonra kavga etmek yok. Kendinize acımıyorsanız şu iki sübyana acıyın. Onları anasız babasız bırakmayın, diyerek noktayı koydu Vites Sultan.

Ne okuduğum Hukuk Fakültesinde böyle bir şey duydum, ne evden çıkarken bugün böyle bir şey yaşayacağımı hayal ettim, ne de rüyalarımda görsem inanamayacağım bir seremoniye şahitlik ediyordum. Aile dramının böyle çözülmesine hukukta ne ad verilir onu da henüz öğrenmedim. Bildiğim şu ki Hatice’nin de, İbrahim’in de yüreği tertemiz.

-İbraam,  bure gelmişgen anamgile de uğrayım mı bi?

-Gidem de… evimize döncen emme…

-Dönerim tabii, Sultan abla dedi ya, çocuklarımızı babasız mı bırakcem?

– Buba dondurma alıvecen mi? diye babasının boynuna sarıldı küçük kız.

Mutluluğun tablosu bu olsa gerek. Sessizce uyuyan masum bebek, annesinin elini hiç bırakmayan sarı bukleli çocuk, kavuşmanın sevincini yaşayan İbrahim ve yuvasını kurtaran Hatice, kırmızı şahinlerine binmeden önce hepimizle ayrı ayrı helalleştiler.  Hatice’nin söylediği son cümleyi ise hiç unutmayacağım.

-İyi ki varsın Vites Sultan abla, bana cesaret vermeseydin bu yuva dağılır giderdi.

Ahmet SEMERCİ

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.