MEKTUBUN Öner Fikri Onca burukluğu taşırken Posta trenleri, Bir güvercin süzülüşüyle Geldi mektubun. Dost bir sıla türküsünün Sıcak nağmeleri Her bir satırı Sabahla ışıyan İçimin karanlığına. Öner Fikri – Uydum Suyun Aklına
BEN ‘MASUM’UM V’ALLAHİ Ne ben ‘Dias/Jüpiter/Zeus’um, ne de sen ‘Juno/Hera’! Ne sen ‘İnanna/İştar’sın, ne de ben ‘Ea/Enki’! ‘Yağmurlu’, Yok yok! ‘Parçalı bulutlu’ -Mu neydi, Şimdi tam da anımsayamadım doğrusu!? Ama bir akşamdı, Bu kesin; İçmişiz ki; -Yalan değil doğru!- ‘Çakır keyif’ mod’unda, Belki de birazcık sarhoştuk, hepsi bu…! Bundan...
Naz ekimi, hasatı olmayan cilve: Eklemleri hurdahaş ruhumun. Sen naza çekesiye Eklemleyince sevdakeş bakışını sumrulara Göz sancılarım tutuyor, Sulu sepkenim, ibrişim boynumda Garipçeyim bir hayli Sen varken yoksan Gamzâdenim gamzende. Bugün yine tümcelerin var tonlaması buselik Tam gibi ama noksan; Oysa benim harflerim çokça savruldu kum fırtınalarında. Mavicil duruşunda durulanıyor...
KENAN DÖNER 205 SAYFA Oduncu Ahmet, eşi ve çocukları kıt kanaat geçinen, kendi hallerinde, huzurlu bir ailedir. Ahmet’in ormana odun kesmeye gittiği bir gün tanık olduğu olay, hayatlarını kökünden değiştirecek, kötülüğün sınırı olmadığını büyük acılarla anlamalarına neden olacaktır. Köyün ileri gelen ailesi Devecilerin oğlu Mesut, Muhtar Ali ve Ormancı Halil...
Sevme beni terk ette git diyorsun Ben sevmesem yürek sever fark etmez, Sevmiyorum seni artık diyorsun Sen sevmesen ben severim fark etmez. Bana artık canım deme diyorsun Ben demesem gönlüm diyor fark etmez, Bana şiir güfte yazma diyorsun Ben yazmasam gözler yazar fark etmez. Bekleme yolumu gelmem diyorsun Sen gelmesen...
Ömür bir yerlerden tanıyorum sanki seni Basmahaneden mi yoksa kaleden mi Bir duvarın dibinde ıslak köpeğinle Yarısı tükenmiş şarap şişen elinde *** Altınızda ıslak bir karton kirli çorabın Saç sakal küsmüşken berbere Üstelik dermanın da kalmamış yürümeye Ah be ömür hep sürünüyorsun yerler de *** Tanıdım ..tanıdım .Seni görmüştüm şaraphanede...