Altmışlı yıllardı. Dağdaki evimizde henüz bir lüks lambamız yoktu. Sabah ezanında tütün kırmaya gider, sıcak bastırınca eve getirip dizer, akşamüzeri yine göz görene kadar tütün kırardık. Kırsaldaki mütevazı yaşantımızda sıradan bir lüks lambası bile, bize lükstü demek ki. Yeterli aydınlatma aracımız olmadığı için de geceleri çalışmazdık. Dolunay olan birkaç gece...