Üzülme sakın Güneşin batışına Akşam olmuş Karanlık çökmüş Umursama hiç Uyandırma Bırak uyusun Hüzün denen Şımarık çocuk Üzülme sakın Gece oluyor diye Gece olmazsa eğer Yoksun kalırsın Seyretmenin zevkinden Karanlıkta Göz kırpan yıldızları Hasan Hüseyin Akyol
Erenler baktın olmuyor Boşver gitsin bırak gitsin Boş lafla desti dolmuyor Usta gitsin çırak gitsin Benden söylemesi bakın Kendini kendinden sakın Belki yakından da yakın Uzak gitsin ırak gitsin Değişmez cahilin huyu Çok sever zaten uykuyu İdareli kullan suyu Susuz gitsin kurak gitsin Yok mu senin kursun İbram Biraz hayal...
Her İnsanoğluna kanma Gerçeği kusar mı sandın Bozkurtları çakal sanma Kenarda pusar mı sandın Burada olur mu hurma Boşuna hayaller kurma Her baltayı taşa vurma Baltayı keser mi sandın Eller böyle demiş eller Neyi okur neyi beller Akşam üstü esen yeller Sabah da eser mi sandın Etme eyleme be hacı...
Kömürün karası kara Derinlerde maden arar Hayat onu çok da yorar Hep ölüyor madenciler . Göçük olur yangın olur Nefesiz kalarak solar Yer altında mahsur kalır Hep ölüyor madenciler . İşçiler basar feryadı Ağızda kalmıyor tadı Dehşettir bununda adı Hep ölüyor yor madenciler Kara haber tez ulaşır Eşler çocuklar ağlaşır...
Güz mevsimiydi. Egenin kuzeyinde dağların üzerindeki küçük bir kasabaya gitmiştik. Kasabanın merkezindeki bütün yollar ve ara sokaklar trafiğe kapatılmış, gölgeliklerin altına tezgâhlar kurulmuştu. O gün kasabanın pazarıydı. Güneydeki turistik kasabalarda pazar yeri denilince insanların aklına daha çok sebze ve meyve satılan sergiler gelirdi. Buradaki tezgâhlarda ise çok miktarda tekstil, ayakkabı...
Kendime pembe bi rüya yaşatırım sandım Yıllarca koştum çalışıp cabaladım dur dum Hesabım tutmadı dertler geldi beni buldu Yıllarca ben kendimi kendim kandırmış oldum Hiç bir zaman pembe rüyalarım gerçek olmadı Dertler gitmedi onları yenip bitiremedim Tüm umutlarım bitti kararıp soldum durdum Yıllarca ben kendimi kendim kandırmış oldum İsterdim sevdiklerimde...