Her fırsatta ilim öğren âlimden
Söylemeye sözün olsun oğulcan
Mert olanı namert ile zalimden
Son sözünü önce deme sakın ha
Kırılan kalp aynı atmaz bir daha
Öfke diner iş değişir sabaha
Barışmaya yüzün olsun oğulcan
İçinde tut beş sözünün dördünü
Ulu orta dillendirme derdini
Hızlı koşup çabuk yorma kendini
Yürümeye dizin olsun oğulcan
Zor gününde kardeşinden, eşinden
Medet umma kendin artır dişinden
Boş yaşadı demesinler peşinden
Bu dünyada izin olsun oğulcan
Az, öz konuş sözü başa döndürme
Hep canlı tut sevincini öldürme
Ruhundaki ateşi tez söndürme
Harlamaya közün olsun oğulcan
Âlem övsün sen kendinle övünme
Bilmediğin hiç bir şeyi savunma
Aç görürsen çabuk davran avunma
Çorbasında tuzun olsun oğulcan
Şanından dır, yüksek dağa kış gelir
Yiğitlerin başına da iş gelir
Uzak değil, yakınından taş gelir
Sarmak için bezin olsun Oğulcan
Günü gelir can dediğin yandırır
Bir bakarsın kalbin seni kandırır
Sürpriz yapar yaşam dansa kaldırır
Sol cebinde sazın olsun oğulcan
Bu dünyada mekan gerek başında
Ahirete iman taşı döşünde
Yalnız kalma ilerleyen yaşında
Gelinlerin kızın olsun oğulcan
Ölüm gelir dünyanın yok direği
Biri kazma alır biri küreği
Yalnız koyma dertle yanan yüreği
Soğutmaya buzun olsun oğulcan
Sevdagül Aykar Yıldız