– Açamıyoruz dediler, kapıyı.
-Kilidini mi? Dedim
-Evet, kilidini. Dediler
-Ama olur mu abi? Diye hepsi birden, güya söylemimdeki yanlışı düzeltmek adına ileri atıldılar.
-Nedir, sizce olmayan? Dedim
-Durup durur iken kilit kırmak …!
-Oturarak kırın o halde. Dedim
-Abi, siz ne diyorsunuz allah aşkına; bizimle alay mı ediyorsunuz? Doğrusu, şaka değilse söylediğiniz; hiç hoş değil bu tavrınız.
-Şaka yapmadığımı düşünün.
Kırın! Dedim size o kilidi!
İçeri girebilmek için var mı başka bir öneriniz?
Anahtarınız var mı mesela, yanınızda?
-Yok.
-Çilingir bulabilir misiniz peki buralarda, dağın başında?
-Hayır
-E… o halde, ne diye bekliyorsunuz?
Kırın!
Koskoca bir kalbi, sudan bahaneler uğruna kırmaktan çekinmezken; alalade bir kilidi kırmaktan neden imtina ediyorsunuz?
Basit bir kilit için göstermiş olduğunuz bu hassasiyet, gözlerimi yaşarttı doğrusu! Aynı hassasiyeti beşeri ilişkilerimizde gösterebilmiş olabilseidik eğer,biri birimizi rencide etmeden yaşamak pekala mümkün olabilirmiş şu güzelim dünya da.
Sahi birilerini rencide ederek, kırıp dökerek ve küçültme gayretleri içerisine girerek; sözüm ona – muhatabı ayaklarımız altına alarak- geçmişimizden üzerimize sinmesi muhtemel kirlenmişliğin izlerini mi silmiş oluyoruz? Hani yüreğimizi kahreden kin yükünün ağırlığını birazcık da olsa hafifletmek adına.
Yahut ta, kırmaktan kaçındığınız kilit örneğinde olduğu gibi;
üç kuruşluk menfaat denilen zilletin cebinize dokunur olmasından mıdır bu çekimserliğiniz?
Her iki durum içinde varacağımız nihai nokta; nefsimizin kölesi mi olmalıyız, yoksa çocuk saflığında insan mı kalmalıyız? Düşmanlık, kin, nefret ve çekememezlik gibi olumsuzluk içeren sözcüklerin sahipleri; yaşamın seyri dahilinde çoğu kez özünde sevgi dolu duyguları taşıyan insanların samimiyetini bir şekilde saf dışı bırakark gelmişler yani mağlup etmişlerdir. Sevginin mağlubiyeti asla kabul edilebilir bir durum değildir. Sevginin mağlubiyetine izin vermemeliyiz ve mümkünse yok etmeye kalkışan zorbaların orantısız gücü karşısında tek yumruk olarak dimdik ayakta durmalıyız.
Çocuk saflığında tertemiz yüreklerin yaşadığı dünya özlemi ile
Ne mutlu sevgi dolu yüreklere
Ne mutlu, çocuk saflığında kalan koca, koca… yürekli insanlara.
24 Mayıs 2024 AKBÜK
Necati AÇIKGÖZ