İnsanların çoğu belli bir yaştan sonra sıkıntılar yaşamaya başlar. Kimisi çocukken rahatsızlık geçirir çocukluk yaşayamaz, kimisi ailesi tarafından dışlanır. Ayrım yapılır. Kimisi ise arkadaşları tarafından dışlanır dalga geçilir. Kısacası insan her yerde her şekilde sorunlarla karşılaşır. Önemli olan bunun getirdiği psikolojik sorunlardır. Kişinin yaşadıkları ne kadar ağırsa o kadar insan zor toparlanır. Kendimden örnek verecek olursam. Ben bir anneannem bir babaannem de büyüdüm. Annem hasta olduğu için onunla çok duramadım. Bu da bende bağlılık problemi yarattı. Yani örneğin babaanneme alışacakken anneanneme gidiyor ona alışacakken ise anneme gidiyordum. Bu döngü halinde devam ediyordu. Bir yaşımdan yirmi iki yaşına kadar yani bu zamana kadar gözlerimde ki rahatsızlık ile uğraştım. Hala da uğraşmaya devam ediyorum. Dışarı çıkamaz hale geldiğim için güneşe bakamadığım için dışarı çıkamıyordum. Bu da benim hiç dışarı çıkamamama sebep oldu. Çok şükür şu an o kadar kötü değilim. Okul hayatım ise tamamen fiyasko, ben arkadaş bulmanın sevinci ile gitsem de beni karşılamaları pek güzel olmadı bu sefer de benimle dalga geçildi. Yani hayat bir kez daha vurdu bana orada, derslerim hastalıktan dolayı iyi olmadı. Hatta en kötü dönemimdi. Bir arkadaşım dışında kimse bana saygı duymuyordu… Demem o ki insanın geçmişte yaşadıkları her şey iz taşır. En azından bende öyle oldu. Erkekler dalga geçti erkeklerle konuşamıyorum hala da ilişki yapamıyorum. İnsanlardan korkuyorum. O kadar üzerime geldiler ki herkes aynı gelmeye başladı bana, geçmiş geçmiyor, geçmez de her anında her saniye de izi kalır. En ufak bir an bir saniye aklına gelir. Bazen keşke dersin bazen de iyi ki dersin. Ben hiç iyi ki diyemedim. Tek dileğim kendimi insanlara inat dik tutmak güçlü durmak iyileşmek, mutlu olmak. Elbet bir gün diyorum, elbet bir gün.
Sinem Şahin