Sen anlatmaya değersin. Anlatmak istiyorum seni… Şiirlerimde, romanlarımda ve tüm şarkılarımda… Anlatmak istiyorum seni. Kokunu almadan, boynuna sarılmadan, yüzüne bakmadan… Öylece uzaktan. Anlatmak istiyorum seni. Kuşlara, denizlere ve tüm güzel şeylere… Özlemek istiyorum, öylece hiç görmeden seni. Çünkü sen, biraz bensin ve sen anlatmaya değersin. İçimde kopan bir parça gibisin....
Kendi hayat ve yaşantımda deneyimlediğim kadarıyla söyleyebilirim ki… Çok garip bir dünyada yaşıyoruz. Yaşadığımız her gün bir fazla şaşırıyor, hayretler içinde kalıyoruz. Bir yanda çiçek ekenler bir yanda çiçek koparanlar bir yanda solan çiçeklere su verenlerle karşılaşıyoruz. En çokta yetiştirdiğimiz çiçeklerin koparılmasına üzülüyor ve şaşıyoruz. Bir tohumu toprağa atmak...
Yaşasın Teknoloji! Yaşasın Türkçe! Bu yazımızın sonunda bu iki ifadeden birini seçmiş olmamız gerekecek. Ben Yaşasın Türkçe diye başlayacağım yazıma, her ne kadar bu yazıyı sizlere teknolojik imkânlarla ulaştırıyor olsam da. Liseli olduğum zamanlar da daha teknoloji yoktu ve bence biz, bu dönemin gençlerine göre daha şanslıydık. Çünkü Türkçe konuşuyor,...
Katığıma kan doğradın edepsiz Bir gün olsun sana nazım olmadı. Ne idi bu kadar zulmün sebebi? Sözüyün üstünde, sözüm olmadı. *** Kaçtım, göçtüm bırakmadın peşimi Taş koydun da, sarpa sardın işimi Zehir, zıkkım ettin; helal aşımı. Onca zulmün varken sızım olmadı. *** Düş artık yakamdan, dahası yeter. Bıçak, kemiğe dek...
Hayatımın kamera kayıtlarına baktım Bakarken mutlu günlerimi aradım Aradımda hiç mutlu günümü bulamadım Biraz sevindim çok ağladım Hayatımın kamera kayıtlarında neler gördüm Nasılda geçmiş bu zavallı ömrüm Hiç gülmemiş nedense yüzüm Hep ağlamış zavallı gözüm Nasıl bir dünyada yaşamışım Sadece bir gün gülmüşüm Hep ağlayıp durmuşum Hiç dinmemiş göz yaşım...