DAISY DARKER
ALICE FEENEY
328 SAYFA
Biri öldüğünde onca sevgi nereye gidiyor? Son nefes atmosferde kayboluyor, bedenleri toprağa gömülüyor ama sevgiye ne oluyor?
Gelgitler zamanı ana karaya ulaşımı kesilen bir adaya gelir Darker ailesi. Ada da “Deniz Camı” verilen evde buluşacaklardır yıllar sonra. Geliş sebepleride Deniz Camı’nda yaşayan büyükannelerinin 80. doğum gününü kutlamak. Cadılar Bayramı arefesidir üstelik ve büyükanne bu iki kutlama için hazır beklemektedir.
Önce Daisy gelir bu çocukluğunun en güzel anılarıyla dolu eve. Ailenin küçük kızı Daisy, kalp hastası olarak doğmuştur ve her an ölümle burun buruna bir hayat sürmüştür. Okula gidememiş, arkadaş edinenmemiş, sosyal hayattan hep uzak kalmıştır ama bu evde tüm bu olumsuzluklardan uzak, mutlu anılar biriktirmiştir. Elbette büyükannesinin desteği ve sevgisi ile. Ardından iki ablası, küçük ablasının kızı Trixie, yıllar önce boşanmış anne, babası ve kan bağı olmasada ailenden sayılan komşularının oğlu Conor ulaşır eve.
Yıllar önce bir falcının büyükanne için “80 yaşında öleceksin” kehanetinin zamanı da gelmiştir üstelik. Her ne kadar buna gülüp geçmiş olsalarda o gece vasiyetini açıklar büyükanne. Ama kimse memnun olmaz kendilerine bırakılanlardan. Gergin bir ortamda yemekler yenip sohbetler edilir ve herkes odasına çekilir. Saatler gece yarısını gösterdiğinde mutfağa inen Daisy ve Trixie büyükannenin cesedi ile karşılaşırlar. Kehanet gerçekleşmiş, 80. doğumgününde veda etmiştir hayata yaşlı kadın.
Bununla kalmıyor elbette olaylar ve saat başı devam ediyor cinayetler. Peki sular çekilip karaya ulaşım imkanı doğduğunda kimler hayatta kalmış olacak dersiniz? Ve elbette bu cinayetlerin ardındaki sır ne olabilir?
Yazarla tanışma kitabımdı ve güzel bir ekiple okuduk. Sevgili Hanife, sevgili TC Zeynep K. ve sevgili Emine eşlik ettiğiniz için teşekkür ederim
Akıcı, kolay okunan bir hikayeydi. Agatha Christie okurları bilirler, On Kişiydiler (eski adıyla On Küçük Zenci) kitabını çağrıştırıyor bazı yönleri ile. Kitapta da bahsediliyor hatta bu eserden. Birde en sevdiğim kalem King’de
bahsedilen bir diğer isim hikayede. Ayrıca gençlik yıllarıma ait bazı şarkılar vardı ki hikayede geçen, okurken dinledim onları da.
Belinda Carlisle/Heaven Is Place on Earth,
Olivia Newton-John/Physical,
Bobby McFerrin /Don’t Worry, Be Happy
Sonu ilginç bitiyor. Ters köşe olmadık hatta tahmin ettik bile diyebiliriz. Ama ben sıkılmadan okudum bu karanlık sırlar taşıyan ailenin hikayesini. Sırada diğer kitapları var yazarın. Onlar daha çok beğenilmişti ve bende meraktayım. Bu arada beni bu hikaye ile buluşturan sevgili Münevver sana da kocaman teşekkürler
Aileler parmak izi gibidir. Biri diğerine benzemez ve daima iz bırakırlar.
Çocukluk arkadaşlarım, Agatha Christie ve Stephen King ‘di.
Sevgi uğruna söylediğimiz yalanlar beyazın en açık tonunda.
Bazıları kederlerini unutmak için içer; bazılarıysa onların içinde yüzmek için.
Masum bir çiçek gibi görün ama dibinde yatan yılan ol.
“Herkes ikinci bir şansı hak eder” dedi ninem.
“Kötü insanlar bile mi?” diye sordum.
“Tanıdığın herkes hem iyi hem de kötü. İnsan olmak böyle bir şey.”
Korku öğrenmek için hissetmeniz ve hissetmeyi öğrenmeniz gereken bir şey.
Daima sessizliğin sesini tercih ederim.
Mutluluğa giden yolu bulamıyorsanız;
rotanızı sizi en az hüzünlendiren yere çevirin.
Ölüler den korkmana gerek yok; asıl dikkat etmen gereken yaşayanlar.
Birinin en sevdigi şeyi olmak, neyi olduğunun önemi yok.
Kitaplar sana bilmek istediğin her şeyi öğretir ve insanlardan daha dürüsttürler.
Kitaplar beni kurtardı ve çocukken okuduğum hikayelerin içine kaçtım. Koşabildiğim, yüzebildiğim ve düşüp bir daha ayağa kalkmama korkusu olmadan dans edebildiğim tek yerdi onlar.
Bazı sırlar gizlendiği gölgelerden daha karanlıktır.
Romalılar sol elin dördüncü parmağını doğruca kalbe bağlayan bir damar olduğuna inanıyordu. Öyle bir damar yok ama bugün bile insanlar alyanslarını o parmaklarına takar.
LÜTFEN KİTAP OKUYALIM!!!
Arzu ORTAÖREN