Annelik hisleriyle; kara bulutu sezer, Yavrusunu kol kanat; merhametiyle bezer, Narin, naifliğiyle; kelebek gibi gezer, Merhamet abidesi; Anadolu kadınları. Esen fırtınalara; göğsünü siper eder, Hayatı bazen neşe; bazen de gamı keder, Yavrusu ve yuvası; için kendini heder, Fedakârlık timsali; Anadolu kadınları. En zorlu yer, şartlarda; dimdik ayakta durur, Yerinde mütevazı;...
Çocukken, dünyayı yeni yeni kavramaya başladığım yaşlarda, yolda, sokakta, orada burada gidip gelen, koşturan insanlara bakar düşünürdüm: Nereye gidiyor bunlar?.. Bu telaş nedir?.. Kimi kaygılı, kimi kararlı, mutlu, gamlı gamsız, kimi sorunlara boğulmuş; kısacası yaşama çabasıyla sürüklenen onlarca insan, onlarca farklı özellikte kişilik akıp gidiyordu… Ne güzellik değil mi? ...
Çekiştirip durma öyle sağımdan, solumdan. Ne laf anlamaz şeysin, sen öyle. Öf…aman, yettin be! De ki, tuttun ellerimden. De ki, alıp götürdün dilediğin yere. De ki, içinden geldi de ısmarladın; yedik, içtik bir şeyler. Bitmiyor ki gitmekle, yemekle, içmekle. Her şeyden önce sevgi gerek. Güven gerek, ruh gerek, ruh… anlıyor...
31 Mart 1984’te İstanbul’da doğdu. Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünü 2007 yılında sınıf ikinciliğiyle bitirdi. Üniversite bünyesinde 2006’da çıkarılan ‘Birinci’ ve ‘Genç Açı’ adlı gazetelerde haberler yaptı. Aynı tarihte ‘Haber Ajansı stajını da başarıyla tamamlayarak sertifikasını aldı. ‘İletişim Sürecinde Karikatürün değişen İşlevi ve Gazete Karikatürlerinin Analizleri’ adlı tezi Kocaeli...
Seninle bir gün bile olsa sahillerde el ele gezmekAşkı romantizmi yaşamak gerçekten bir ömre değerEy güzel zarif kadın sensiz solumak nefes alıp vermekAşksız boynu bükük geçirmek yarım ölümmüş meğerBeni mutlu edip ayaklarımı kökünden yerden kesmekBir şelale gibi coşturmak beni uçurmak istersen eğerŞair artık evin yolunu biliyorsun, bir gece çıkıp geliverKapıyı...
YÜREĞİME YANSIYANLAR: /Ali Rıza Navruz ve Eserleri/ “”””””””””””””””””””””””””””””” NURKAL KUMSUZ Eğitimci Yazar O; İnsanı yüceltmeyi içinde barındıran “beşinci mevsim” de doğmuş. Aklın erebildiği sınır çerçevesinin derinliklerine inerek, dördüncü bir boyut yaratma çabasıyla “onuncu köy”e taşınmış. Şimdi dalgalanan bir ürperişle “25. saatler” de yaşıyor. Gözleri “mor” renklerde takılı kaldı. Hâlâ içinde...