Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
15°C
İstanbul
15°C
Az Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
18°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
18°C
Salı Yağmurlu
14°C
Çarşamba Çok Bulutlu
12°C

ÇAYLAR ŞİRKETTEN

ÇAYLAR ŞİRKETTEN
30 Ekim 2022 00:42
395
A+
A-

Şehirlerarası ilk otobüs yolculuğumu yetmişli yılların başlarında yapmıştım. Sıcaktan bunalan yolculara alüminyum kapaklı cam şişelerde Topçam Madran suyu veriliyordu. İki saati geçen mesafelerde yol üzerindeki bir tesiste on dakika ihtiyaç molası verilirdi. Otobüs mola yerine yanaşırken muavin “Otobüsümüz falanca dinlenme tesislerinde on dakika ihtiyaç molası vermiştir. Çaylar şirketimizdendir” diye anons yapardı. Bu tür tesislerde yerine göre margarin sürülmüş ekmek, poğaça börek, çorba veya sıcak yemek bulunurdu.

Daha sonraki yıllarda cam şişeler yerine naylon torbalar içerisinde su verilmeye başlandı. Su isteyenlere içerisinde su dolu naylon torbayla birlikte bir de pipet verilirdi. Naylon torba içerisindeki suyu ilk aldığımda pipeti torbanın neresine batırıp içeceğimi bir türlü kestirememiş, utancımda kimseye de soramamıştım. Elimde su dolu torba ile bir süre bekledikten sonra yan koltukta oturan başka bir yolcu da su istemiş ve pipetin sivri tarafını “Hart” diye torbaya batırıp içmeye başlamıştı. Günümüzde sular artık pet bardaklarda veriliyor.

İlk bindiğim otobüslerde radyo teypten radyo yayını veya müzik dinlerdik. Seksenli yılların başlarında otobüslerde videolu servis dönemi başladı. Otobüsün içerisindeki bir veya iki adet otuz yedi ekran renkli televizyonda kapalı devre video filmleri gösterilirdi. Genellikle uzun yol otobüslerinin ön camlarında bulunan “Videolu Servis” ibaresi bir tercih nedeniydi. Böylece yol boyunca film izleyerek gider yolculuğun nasıl geçtiğini anlamazdık.

Doksanlı yıllardan itibaren otobüslerde çay kahve gibi sıcak içecekler de servis edilmeye başlandı. Böylelikle dinlenme tesislerinde “Çaylar şirketten” dönemi sona erdi. Çay kahvenin yanı sıra kola, fanta ve meyve suyu gibi soğuk içeceklerle beraber bisküvi, kraker ve kek gibi yiyecekler de servis ediliyordu.

Doksanlı yıllarda videolu servisler yerini uydu alıcılı çok kanallı televizyonlara bıraktı. İki binli yılların başlarında ise koltuk başlarının arkalarında monte edilmiş kişisel multimedya sistemleri ile tanıştık. Artık sadece otobüs kaptanının seçtiği bir filmi veya televizyon kanalını izlemek yerine çeşitli oyunlar, müzikler, filmler ve istediğimiz televizyon kanalını izleme imkânı buluyorduk. Ancak her yeni teknoloji gibi multimedya sistemleri de tarihin tozlu raflarındaki yerini almaya hazırlanıyor. Bu tür sistemler hâlihazırda otobüslerde mevcut olmasına rağmen artık yolcular tarafında pek kullanılmıyorlar. Yani otobüslerde bir sürü karmaşık multimedya sistemleri bulundurmak yerine her koltukta yolcuların akıllı telefonlarını şarj edebilecekleri birer priz bulundurmak yeterli oluyor. Çünkü insanlar artık kendi akıllı telefonlar ile vakit geçirmeyi daha çok tercih ediyorlar.

Ekim ayı içerisinde iki bin kilometreden fazla otobüs yolculuğu yaptım. Pek çok dinlenme tesisine uğradık. Bu tesisler son derece modern, temiz ve kapsamlı. Sıcak yemeklerin yanı sıra gözleme, sandviç, ekmek arası köfte, sucuk gibi pek çok alternatif sunuyorlar. Ancak yolculuk boyunca gördüğüm şey; çok zorunlu olmadıkça yolcular otobüsten inmiyorlar. İnenlerin büyük çoğunluğu da açık alanda sigara içmek için iniyor. Ekonomik şartlardan dolayı insanlar pek çok harcamalarını kısmış durumdalar. Mümkün mertebe otobüs içerisinde yapılan ikramlarla idare etmeye çalışıyorlar. Çok acıkanlar ise tesisin lokantasında daha çok çorba reyonuna uğruyorlar. Bir porsiyon çorbanın yanında üç porsiyon ekmek alıp karınlarını tok tutmaya çalışıyorlar. Tabiri caiz ise dinlenme tesislerinde işler kesat. Tesislerde gerçek anlamda yemek yiyenler ve çay içenler ise elbette otobüs kaptanları ve personeli. Çaylar hala şirketten mi, orasını bilmiyorum.

O’nun deyimiyle, Cumhuriyetimiz ilelebet payidar kalsın. Sevgilerimle…

Necati KüçüK

( Az Efe )

ETİKETLER: , , , ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.