Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
25°C
İstanbul
25°C
Hafif Yağmurlu
Pazar Hafif Yağmurlu
27°C
Pazartesi Çok Bulutlu
28°C
Salı Çok Bulutlu
29°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
28°C

Çalışma Atölyemiz

Çalışma Atölyemiz

Bu çalışma, benim 25’inci kitabımdır. Daha önceki süreçte yayınlamış olduğum 24 eserde, birbirinden farklı fakat bütünlük arz eden konulara odaklandım. Bu konu ve alanlar ise; bilim, kültür, sanat, anı, deneme, roman, öykü, edebiyat, müzik, şiir, felsefe, mantık, sosyoloji, psikoloji, tarımsal ve endüstriyel üretim, genel hukuk, demokrasi ve adalet özlemi, yönetim bilimleri ve benzerleridir.
Her ne kadar anlatımlarımda kalite, planlama, AR-GE, üretim konularına değinsem de, yeni çalışmamda bu alanları özel olarak masaya yatırdım. “Zamanlama, planlama, iletişim, verimlilik, kalite ve iş ahlakı” her işin, görevin, sürecin olmazsa olmazıdır. Ve bu ögeler tüm eserlerimizin temelini oluşturmaktadır.
Eğitim faaliyetleri; bir toplumda önemli, yönlendirici ve öncü etken olsa da laboratuvar, kütüphane, atölye, ofis, fabrika ve tarlada geçirilen toplam zaman (iş gücü) o toplumun kalkınma düzeyinin göstergesi olacaktır.
Günümüzde mevcut yaygın inançlar, öğretiler, öneriler, düşünceler, ideolojiler, aidiyetler, birliktelikler, girişimler ve tüm alt kimlikler; kendi üye, bağlı ve bağımlılarına dahi huzur, güven, umut, sevgi ve refah düzeyini, arzu edilen nitelikte sağlamadığı gibi, kapsama ve etki alanlarının dışında gördükleri kitlelere de umut veremeyip, tedirginlik yaratmaktadırlar.
Peki öyleyse, bu kısır döngüden, çıkmaz sokaktan, zehirli atmosferden nasıl kurtulacağız?… İnsanlar için en doğal ve gerekli olan örgütlenme, dayanışma, birlikte hareket, eylem, yönetim ve özgürlük hakkını nasıl, hangi yöntemle sunacağız?… Herkes kendi köyünün muhtarı, kendi sarayının kralı mı olacak? İnsanları yalnızlığa mı yönlendireceğiz?
Bir insanın yetişme ve yaşam tarzı, beklentisi, inancı, düşüncesi, algısı, ilke ve değerler zinciri ne olursa olsun; eğer toplumda birlikte yaşam modeli sürdürülecekse, öncelikle özgürlük, güvenlik, adalet, üretim, şeffaflık, kanunilik, meşruiyet, paylaşım ve dayanışma alanlarında görüş birliği içinde olunması gerekiyor. Diğer detay, çeşitlilik ve farklılıklar ise bireylerin özel tercih ve yaşam alanlarıdır.
Marlo Morgan’ın, Aborjinler’in yaşamını anlatan “Bir çift Yürek”,  Henry David Thoreau’ nun “Doğal Yaşam ve Başkaldırı” ve Şevket Süreyya Aydemir’in  “Toprak Uyanırsa” adlı kitaplarında aktarılan yaşam tarzı gibi birebir aynı olamayız fakat adı geçen kitaplar dayanışma ruhu, üretim ve özgüven açısından ilham alınması gereken öğretiler içermektedir. refikler.com web sitesindeki üretim odaklı yaşam tarzı da umut, sevgi, heyecan, mutluluk düzeyinizi artıracaktır.
MutluKöy” adlı romanımda ise daha farklı bir yaşam örneği kurguladım.
Özgürlük, adalet, güvenlik, sürdürülebilirlik ve fırsat eşitliği sağlandığında; her birey bilgi, birikim, edinim, kazanım ve donanımlarını, -sonuçlarını kabullenmek şartıyla- dilediği gibi tasarruf etmekte serbesttir.
İnsan öncelikle düşünen, araştıran, öğrenen, sonra geliştiren ve üreten konumda olmalıdır. Öğrenmeyen ve üretmeyenin de hiçbir yönetim mekanizmasında yer almaması gerekir. En adil, doğal, kalıcı, dengeli ve sürdürülebilir ilkesel duruş budur. Liyakat, ehliyet, üretkenlik açısından yetersiz, ahlak ve adaletten beslenememiş şahsiyetler; karar alıcı ve uygulayıcı konumda olmamaları gerektiğini düşünüyorum.
Üretime dönüşmeyen, üretimi teşvik etmeyen; tüm öğreti, düşünce, inanç, ilke ve aidiyetlerden uzak durulmalıdır.
Üretim, adalet, özgürlük, eşitlik, ahlak, sevgi ve aşkı bünyesinde barındıramayan, gündemi yalnızca herhangi bir “baş” olmaya odaklı duygu, düşünce ve inançların; yaşamımıza katabilecek neyi olabilir ki?…
Eserimden, inşaat mühendisleri ve mimarlar, plan ve proje üzerinde çalışanlar da mekân tasarımı konusunda faydalanabilirler. Gözden kaçan bir ayrıntının, telafisi sonradan çok maliyetli olmaktadır.
Bu çalışmamı, “Mutluköy” adlı doğal fütürist kurgu romanımın devamı ve diğer eserlerimin tamamlayıcısı olarak düşünebilirsiniz.
Gıda üretim tariflerinin de ilginizi çekeceğini umuyorum.
Koca evrende ve sıkıştırıldığımız dünya gezegeninde; menfaat çatışması, güç savaşı, doyumsuzluk ve kıskançlıkla kuyruklarımız birbirine değebiliyorsa; toplumlar ve bireyler arasında noksan kalan, yanlış olan bir şeyler var demektir. Her alanda üretim yapanların, hak ettikleri refah düzeyi, en üst seviyededir.
Üreten toplumlar güçlüdür, refah düzeyi yüksektir. Üretenin; savunma, koruyucu ve caydırıcı gücü vardır. Ve paylaşımı da adil yapabilmişse sosyal adaletle toplumsal dayanışmayı başarmış demektir.
Buradan hareketle; niçin, neyi, nasıl, ne kadar, nerede ve kiminle üretmemiz gerektiği sorularına cevap bulmaya çalıştık. Üretim verimliliği kadar, tüketim kültürü de önemlidir. Tasarruf, geri dönüşüm, bakım, tamirat, kalite, inovasyon, geliştirme ve süreç iyileştirme de ilgi alanlarımız dahilindedir.
İyi bir planlama yaptığımızda; atıklarımızın çok az bir kısmının çöp varili ve çöp kamyonuna atılacak nitelikte olduğunu keşfedeceğiz. Bulunduğumuz ortam ister bir konut, isterse bir işyeri olsun; üretim ve tüketim çeşitliliğine göre çok farklı atıklar oluşturmaktayız.
Atık ayrıştırma kategorileri genellikle: metal, pil, kâğıt, plastik, ahşap, yağ, cam, tehlikeli atık  şeklinde olmaktadır.
Biz bunu daha bilinçli bir çalışmayla; “hayvan maması olabilecek atıklar, doğal gübre olabilecek atıklar, katı yakıt olacak atıklar, “dönüştürülemeyecek atıklar” şeklinde genişletebilirsek, dönüştürülemeyen atık kütlesi çok azalacak ve çöp kamyonları, çöp işleme istasyonları dolup taşmayacaktır.
İster yaşadığımız ev ortamı olsun, isterse çiftlik, otel, hastane, okul, tatil köyü, iş hanı benzeri bir yerleşim yerinde bulunalım; üretim, tamirat, tadilat, iyileştirme ve bakım hizmetleri için bir çalışma atölyesine ihtiyacımız olacaktır. Konum, görev, üretim şekline göre bu atölyemizin donanımları ve birimleri değişiklik arz edecektir.
Bu kitabımızda temel noktaları ele alıp, diğer tercih ve seçenekleri sizlere bırakıyoruz. Kitabın kapağındaki takım asma panosu; bu süreçte düzenlemiş olduğum çalışma atölyesinden fotoğraflanmıştır.
Anlatımlarımızda, üretim teknikleri ve formülleri vermek yerine; iş ahlakı, zamanlama, verimlilik, fonksiyonellik, planlama, geri dönüşüm teknikleri konularında ilke ve ipuçları vermeye çalıştık. Öneri ve yorumlarınız, yeni baskılara güç verecektir.
Ayrıca kitabımızda üretim, uygulama, tamirat, tadilat, AR-GE konularında deneyiminizi artırabileceğiniz video eğitim ve uygulama linkleri listelenmiştir.
Ve artık sözü kitaba bırakıyorum. “Yalanlamak ve reddetmek için okuma! İnanmak ve her şeyi kabullenmek için de okuma! Konuşmak ve nutuk çekmek için de okuma! Tartmak, kıyaslamak, düşünmek ve üretmek için oku!.. Francis Bacon” Sözü her şeyi özetliyor ve yol haritamızı gösteriyor aslında.
Kitabımı inceleyerek öneriler sunan, bir sunuş yazısıyla onurlandıran, Sayın Doç. Dr. Halil Murat Ünver hocamıza en teşekkür ederim.
Üretimde buluşan, çalışmaya aşık, güçlü, azimli, güvenli ve özgüven içinde olan, hakça paylaşan, dayanışma ve yardımlaşmayı gönül defterine yazan bir toplumda buluşmak dileğiyle. 

ETİKETLER: , , , ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.