—
Türkân İldeniz Şairler âleminde pek de tanınmış bir şair değildir bana göre. Fakat onun tanıtılması gerektiğini düşünüyorum ben… “Boğaz” dediğimiz zaman boğazın verdiği ilhamı şiirlerine yansıtmasını bilen Türkan İldeniz hemen akla gelmeli. Gelmeli; Çünkü onun şiirlerinde duygu vardır. Romantizm ve ayrıca da hüznün, cin çeşidi… Kandilli Kız Lisesinde öğrenim görmesinin kesinkes etkisi vardır şairliğinde. Pek çok kadın şairde gördüğümüz “başkaldırı” ve “isyan” gibi duygular da vardır fazlası ile. Kadın kişiliği ise hep ön plandadır ve dikkat çekicidir. Şahsen ben ilk kez 1992 yılında fark ettim şairimizi. Evet, geç kaldığımı itiraf ediyorum. Fakat o dönemlerde iletişim ağı bu denli çeşitli ve hızlı değildi. Kim bilir, belki de ben bu kadar hevesli değildim Her neyse!..
Sayısını unuttuğu “günlerce bekleyişten sonra beklenene şöyle sesleniyordu Türkan İldeniz:
“İçimde sıkıntının en dayanılmaz şekli
Kaçıncı kere saatleri susturuyorum
Bensiz çözülüp sensiz bağlanması yok mu halatların
Tükeniyorum…”
Beklenen duydu mu duymadı mı bu tükenmişliğin sesini bilemem ama ben duydum o yürek sızısını o dönemde. Havva anamız “yassaaaaak” elmayı giydirirken Âdem babamıza, Türkan İldeniz; gramofonun o çılgın sesini susturma çabasındaydı sanırım. Ki habire bağırıyordu karşı kıyıdan; Heey mavro; “sustur o plağı içim parçalanıyor/Artık ne ben varım, ne sen, ne yarın!..”
Yorgo’nun Afyon yüklü şarabı dem tutarken mahzende “körkandil kızıl anlayışlara” kini vardı elbette İldeniz şairimizin. “Ellerinin ateşine geldim/ yak beni” diye haykırıyordu adeta sevdiğine. Bütün bağlardan kurtulduğunu zannedersek yanılırız gibi. Belli ki yokluğun “özlü çıbanı” kanadı, kanadı… Oysa sevgili halkım, oysaaa; şairimizin gözleri; onu görünce güzeldi, saçları; onu görünce lepiskaydı. Ve kendi diliyle; teni onu görünce sıcaktı…”
Şiirlerinde; serbest tarzı benimsemiş gözüküyor. Şiirlerini yazarken dizelerini imgeye boğmadığı da açıkça belli. O Kadınsı gülüşü ile belli ki yıldızları bile tutsak edebilecek bir güçtedir. “Beni senden zorla kopardılar yiğidim/ Bir kınamadır tutturdu gözleri/ Cümlesi bir olup kanıma tükürdüler/ Zincirlediler ellerimi…” derken söz hakkı olmayan tutsak sevgileri ve toplumumuzun kanayan bir yarasını işaret ediyordu sanki…
Hemen her şairin belli başlı dergi ve gazetelerde şiirleri yayınlanır. Türkân İldeniz’in şiirleri de vakti zamanında Pazar Postası, Yelken, Yeni İnsan, Varlık, Türk Dili, Gerçek Sanat, Ataköy gibi dergilerde görülmüştür.
7 Ocak 1938 tarihinde doğmuş olduğunu görüyoruz. Yer Düzce! İlk ve Ortaokulu Düzce’de, Liseyi ise İstanbul Kandilli Kız Lisesinde okur. 1957 yılında girmiş olduğu Hukuk fakültesinden 1959 yılında rahatsızlığı nedeniyle ayrılır. On yıl süren evliliğinden Ece (1960) ve Ege (1965) isimli iki kız çocuğu olur. İstanbul Belediyesinde 20 yıl memurluk yaptıktan sonra 1983 yılında emekli olmuştur şairimiz…
Eserleri:
*Taşra Kızının Deliceleri (1966)
*Havva Çıkmazı (1967)
*Buz Altında Yanardağ isimli kitabı da şu anda yayına hazır dosyadır (Yayınlanmış da olabilir şimdilerde)
———
BEKLEYİŞ
*
Sayısını unuttuğum günlerce bekleyişten
Ben yorgunum rıhtım taşları yorgun
Art arda geçen gemiler durmuyor bu limanda
Duranlardan sen çıkmıyorsun.
Bil ki katıksız sancılara razıyım yokluğun olmasa
Bil ki bir avuç biber gözlerime serpilen
Ellerimde soğumadı ellerinin izleri
Durup şiirler yazıyorum yoluna.
İçimde sıkıntının en dayanılmaz şekli
Kaçıncı kere saatleri susturuyorum
Bensiz çözülüp,
Sensiz bağlanması yok mu halatların
Tükeniyorum.
**
TÜRKAN İLDENİZ