Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

BABA PARA YOK

BABA PARA YOK
22 Mayıs 2024 13:18
247
A+
A-

“Mavi Dünya Sitesi” yazıyor tabelasında. Kulağa oldukça hoş gelen bir isim. Ruhu okşayan ve derin hülyalara yelken açan bir çağrışım ifadesi uyandırıyor insanın hayal dünyasında.

”Mavi Dünya Sitesi”

-Güzelmiş ismi, hoşuma gitti.

Site içerisinde münasip bir alana park edildi arabamız. Sitenin genel görünümü, iki sokak üzerine kurulmuş üç sıra yapıdan oluşmakta. Gördüğüm kadarı ile, iki sokağın sağ ve sol cephesinde yer alan konutların dördü biribirine bağlı vaziyette sıralı; orta alandaki konutlar ise ikiz konumda inşa edilmişler. 

Burası bakacağımız ev. 

Dedi Nusret bey.

Site girişindeki meydana bakan evin bir geri sırasında. Orta bölgede yer almakta. Hemen hemen zakkum ağaçları ile doldurulmuş, seksen metre kare üzeri toprak zemine sahip bir ev. Oyalanmak için, bahçe yapmaya müsait bir alan.

Dört basamaklı merdivenle bina giriş kapısı ön balkonuna çıkıyoruz.

Yapı içerisinde görmüş olduğum durum her ne kadar beni memnun etmemiş olsa da; terasdan bakıldığında gerek etrafımızı süsleyen ormanla kaplı dağların muhteşem görünümü, gerekse Akbük körfezinin seyre değer harikulade manzarası vereceğim kararda etkili olmuştur.

-Ne istiyorlar buraya?

-İki milyar yediyüz bin

-Pazarlığı sizle mi, yoksa sahibi ile mi yapacağım? 

Yani, asıl olarak size şunu söylemek istiyorum. Evin bence ederi iki buçuk milyar. Yasal olarak hakkıma düşecek olan komisyon ve tapu harcını öderim. Onun dışında bir kuruş dahi olsa ödeme kabul etmem. Durumu, ister telefon açın siz söyleyin. Yok eğer dilerseniz telefonla ben görüşe bilirim.

-Ben konuşurum, Faruk bey.

-Peki, nasıl isterseniz

 -zrrr…zrrrr…tlf çalmakta 

-Alo Muharrem bey, evinize müşteri var. Son zamanlarda müşteri bulmak oldukça zor bir hal aldı. Söylemiş olduğunuz fiyatı iki buçuğa çekmenizi istiyor; kesin alıcı

sizden haber bekliyorlar. Alıcının kendisi yanımızda. Ha bir de herkes üzerine düşen ödemeyi kendisi yapar diyor. Bunda kesin kararlı.

Telefon görüşmesi olumlu neticelenmiş olmalı ki; haydi hayırlı uğurlu olsun. Ne zaman buraya gelebilirsiniz? En kısa zamada cevabını alınca, bana baktı Nusret bey. Oğlumu aramam gerek, bu akşam görüşür bir karara varırız; sizi haberdar ederim. Dedim

    Can merhaba oğlum, iyimisiniz?

Yavrucuğum, yarın gece binip gelmen mumkün mü? Akbük’te bir yer buldum site içerisinde, dubleks. Pazarlığını yaptım, iki milyar beşyüz bin artı komisyon ve tapu masrafı.

Yaklasık on beş binde bunlar tutar.

-Anladım babacığım, on dakika sonra ben sizi arasam?

-Tamam anlaşıldı oğlum.

…….

-Alo, babacığım merhaba.

-Merhaba oğlum.

Çarşamba günü saat 15.00 gibi orada olurum. Gider evi yerinde bir görürüz. Gerçi siz tamam dediniz orda sorun yok; gelince benden evin resimlerini filan isterler o bakımdan.

-Tamam oğlum, durumu emlakçıya iletir; ev sahibinin de o gün mutlaka orada hazır bulunmasını söylerim.

-Tamam babacığım, görüşmek üzere öpüyorum ellerinizden.

-Hoşça kal yavrum.

Netice olarak perşembe günü tapu dairesinde buluşmak üzere Nusret beyle mutabakata varıldı.

     Evin yerini ve konumunu oğlum da beğendi. Onun sevinci, beni bir kat daha mutlu etti diyebilirim.

Akşam yemeğimizi, eniştem Ali Tahir Ertunga beyin ahbabı olan ve benim de; o vesile ile yakinen tanıdığım Family otelin sahibi İlhami beyler de yedik.

Çaylarımızı içtikten sonra odamıza geçip günün yorgunluğunu atmak üzere önce banyolarımız yaptık, sonrasında da istirahte çekildik.

    Sabah erken uyanmış oğlum Can.

Öyle derin uyumuşum ki, duymadım kalktığını.

Uyandığımda, oğlumun tavrında anlaşılmaz derecede bir garipliğin olduğunu farkettim.

Can neyin var oğlum, hasta mısın, bir yerin mi ağrıyor yavrum?

Baba, para yok!

Nereye koydun da, para yok?

Üzerinde, kahvemsi, yeşilimsi tonda uzunca bi parka. Dış ön cephesinde en azından altı, yedi adet cep; yanılmıyorsam parkenin iç kısmında da bir o kadar cep var.

-Can oğlum…

-Buyur, baba

-Otur şöyle yanıma.

– Aşağıya iner, durumu İlhami beye anlatır usulen de sorarız. Gece olağan dışı bir olay yaşanmış mıdır diye? Yok derse şayet yapılacak bir şey kalıyor geriye.

Ben çalışma hayatımdaki gerekli olan yılımı doldurmuş haldeyim.

Yani anlayacağın oğul emeklilik hakkımı kazanmış durumdayım.

Üzülmeni asla istemem. Sabah doğruca notere gideriz genel vekaletini verirsin bana. Ben bir kaç gün mühlet isterim ev sahibinden. ve gerekirse senet veririm.

Ankara da emekli işlemlerini en kısa zamanda tamamlar dönerim. Biliyorsun zaten böyle bir plânımın olduğunu. Yeterki senin gönlün kırılıp yüzün eğilmesin oğlum. Gel şimdi bir sarıl babana canım oğlum.

Çekingen ve ürkek bir halde geldi kollarım arasına, sarılıp öptüm alnından. 

-Olur mu öyle baba! Sen neden ödeyesin?

-Olur…olur oğlum, olur.

Lobiye iniyoruz, durumu kısaca izah ediyorum İlhami beye. Bizimle beraber yattığımız odaya çıkıyorlar; eşleri olan hanımefendi ile birlikte.

Hiç bir yerde olumsuz bir ize rastlanmıyor. Teselli ediyorlar, üzülüyorlar ve çıkıyorlar odadan.

-Can, parayı cebine nasıl koyduğunu hatırlıyor musun, oğlum?

-Rulo halinde sigara gibi, baba.

– Son bir kez de avuç içi ile adeta yuvarlıyor muşun gibi bakabilir misin, oğlum ?

Ellerini gezdirdi parkanın yüzeyinde.

Duraksadı bir an ve gülümsedi solgun yüzü, parladı donuk matlaşmış göz bebekleri. Allahım güldür yüzünü yavrumun, güldür dedim.

Parkanın alt eteğine uzattı elini, rulo halinde markları çıkardı oradan.

Bu olağan dışı durum hem oğlum, hem de benim açımdan küçücük bir imtihan ve büyük bir deneyim oldu. Hayat boyu unutamayacağımız bir deneyim.

Netice olarak aldık o evi. Otuz yıla yakın bir zamandır oturmaktayız içerisinde.

Kutlu ve mutlu bir yuva oldu bize.

Hem bize, hemde çocuklarım ve torunlarıma.

Bu mutluluğun paylaşımı tümü ile sevgili okurlarıma.

         Necati AÇIKGÖZ B İ T T İ

       22 MAYIS 2024 AKBÜK

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.