YAŞAR KEMAL
Romanı okurken ve bitirdiğim an o kadar çok düşündüm ki yorumu tüyo vermeden nasıl anlatmalı diye.. Ve en sonunda iki satırla geçiştiremeyeceğime karar verdim.
Doğu’daki geleneklerle harmanlamış harika bir aşk destanı okudum. Hikaye bir sabah kır bir atın Ahmet’in evinin önüne gelmesiyle başlıyor. Atı üç kere uzağa çekiyor, ve her seferinde at tekrar evin önüne geliyor. Adetlere göre bu durumda at o kişiye haktır.
Gel zaman git zaman, zalim bir Osmanlı Paşası olan Mahmut Han’ın atının kaybolduğu ve paşanın atının Ahmet’in evinin önündeki at olduğu anlaşılıyor ve paşa inat ve ısrarla atını geri istiyor. Önce Ahmet’i savunan yaşlı Sofi ardından Musa Bey ve Ahmet sırayla zindana atılıyorlar. Zindan günlerinde kavallar çalınıyor. Bu muhteşem sesi duyan paşanın kızı Gülbahar her gün zindanın yolunu tutuyor ve nihayetinde gönlü Ahmet’e düşüyor.
Sofi / Musa Bey ve Ahmet zindandan kurtulabilecekler miydi ? Ahmet ve Gülbahar’ın akıbeti ne olacaktı ? Zindancı başı Memo’ya neler oluyordu? Dağlılar, ovalılar ve diğerleri birlik olup, bu aşkı yaşatmak uğruna paşanın sarayına akın akın gelmişler ve paşa da biraz korkmuştu. Ve nihayetinde neler olacaktı ?
Alıntı : Gülbahar’ın içindeki bütün duygular başkaldırıyordu. Her şeye, babasına, geleneklere, saraya, Ağrı Dağına, bütün dünyaya başkaldırıyordu.
GÜLENAY GÜNEŞ