Önüm karlı, yollar kapalı,
Arkada izler benimki hepsi,
İzime dökülen tatlı dert,
Dökülen de aşk hepsi
Derdim Karacaoğlan’ dan kalma,
Onun işi gücü aşk, ona değil dert,
Bana niye bu kadar sert,
Vuslat ve hasret,
Bırakın kaybolayım hava da sisli,
Arayıp bulmak niyetim,
Bulmamak çekilmez hasretim,
Kışı kıyametiyle kaderim,
Kaybolmak dert değil de,
Kavuşmamak çekilmez hasret
Derdimle takılacağım peşine,
Deneyimli tecrübem,
O da kalma Mecnun’dan
Mecnun’la, Oğlanın aşkı,
Aşkların biri Leyla diğeri Elif’i,
Kaybolan neredeydi?
Kaybolan da kalbimdeydi.
Açıldı el değmeden kalp kapısı,
Göz değmesiyle göründü aşkın ısısı,
Anahtar gerekmezdi, açılmıştı kendisi
Karacaoğlan dedi ki: kilitte değme,
Ardından Mecnun: açık kapı, gönül orası…
İki aşık gönlüme aşk yağdırdı
Kapıdaki yar “sefa geldin” dedi
Erişince; aşıklar da tanıdıktı,
Kucakta sevgisi, baştaydı duası.
Selam verildi, haneye güller yağdı
Sefayla gelmiş gözler öpüldü karaydı,
Ne sebep, ne de sebep soran vardı
Soran olmadı, gelenler tanıdıktı,
Tanıdık olan aşksa, sefası boş mu kalırdı,
Kış soğuk, aşk keyfinde ısınmalık,
Başımda iki aşık oda da sıcacık,
Onlarla gönül kavuştu, aşkım yetti de artardı.
İbrahim AYĞIRCI…