O bir fedakarlık abidesiydiBana her imkanı sunardı babamBaşıma belalar musallat olsaGelir etrafımda dönerdi babam Sabırla bağrına basmıştır taşıBaşarmış hayatla olan savaşıGölgesinde korur, güneşe karşıHep sırt dayadığım, çınardı babam Hiç durmadan öğüt verir o banaKızgınlığı bile sevgiden yanaBenim için kafa tutar cihanaBenimle beraber yanardı babam Sözden hisse kapıyor mu diyerekEğri yola...
“İnsanlar ölümlerinde de yaşamlarında oldukları kadar karmaşık varlıklardı.” “Korku insanları öngörülemez kılardı.” “İnsanlar birbirlerini öldürmeye on dördüncü yüzyılda da bugün olduğu kadar meyilliydi.” “Dikmenin de sökmenin de zamanı vardır,” Bu haftasonu Simon Beckett’in “Huzursuz Ölüler” kitabının yorumu ile geldim. Yine bir David Hunter roman’nın okuyub bitirdim. Adil antropolog David Hunter...
B.F. Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Mert Yalçın. Müzisyenim. Ankara’da ikamet ediyorum. B.F. Sanatınıza nasıl başladığınızdan ve ne kadar zamandır bu sanatı icra ediyorsunuz bahseder misiniz biraz? Albümü yayınlamaya karar verene kadar çalışmalarımı yakın çevrem ile paylaşarak ilerliyordum. Müziğin ciddi bir iş olduğunun bilinciyle, bu konuda özel bir eğitim almamış...
Sebebini bilmeden yaşıyorum bu hayatta, Uyanıyorum, işe gidiyorum ve dahası Bir sebep arıyorum her gün Bu dünyada yaşamaya Gülmek için bir sebep, Uyanmak için bir sebep, Sevmek için bir sebep Bulamıyorum bu dünyada. Sevmek insana zulüm, Unutmak insana hediye Ne hediyem olur ne zulüm Bu dünya da zor...
Bütün umutlarım bir başka olduArtık dayanmayı bırakıyorumArkadaş dostlarım bir başka olduArtık yaslanmayı bırakıyorumArtık bağlanmayı bırakıyorum ***Bıraktım kendimi akar sularaSonu beli değil meçhul yollaraSırtımı dayayıp dağa taşlaraArtık saklanmayı bırakıyorumArtık dolanmayı bırakıyorum ***Güneşin her sabah doğduğu yerdeArzu hallerimin bittiği yerdeEn çok sevdiğimden yedikçe darbeArtık sokakları bırakıyorumArtık odakları bırakıyorum ***Bıraktım kendimi akar sularaSonu...