Bir cenin daha düştü doğmadan küs müyüz Dağlar neylesin ki arzuhalimizi kırgın mıyız hiçe Penceremizde sis sevdik mi Ağlıyor mendilimdeki kanaviçe gel Ay soluğunda uyumayı özledim.
Yağmur olup ıslatsanBulut olup karartsanRüzğar olup dağıtsanSeni sevmektenVazgeçmeyeceğim. Güneş gibi açmazsanAy gibi doğmazsanYıldız gibi parlamazsanSeni sevmektenVazgeçmeyeceğim. Aklımı başımdan alsanYüreğimde yara olsanKalbime kurşun sıksanSeni sevmektenVazgeçmeyeceğim. Vazomda gül olmasan da,Amber gibi kokmasan da,Aşkıma yol olmasan daSeni sevmekten,Vazgeçmeyeceğim… Hayallerimi yıksan da,Umutlarımı kırsan da,Hep ahımı alsan da Seni sevmekten,Vazgeçmeyeceğim… MEHMET EMİN TURGUT/ İZMİR
İnsanları anlamak ve çözmek için uzun bir ömür gerekir, yine de insan oğlunu anlayamazsın çözemezsin de insanların huyları soyları artık eskisi gibi değildir. Bir söz versin sözün de dursun, sözün de duran insanlar yok bin de iki çıkar ve ya çıkmaz da günümüze baktıkça sözünün eri tanımı çok eskiler de...
B.F. Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Cemal DURMAZ, emekli askerim. İzmir’de yaşıyorum. Evli iki çocuk babasıyım. Son dört yılımı Vicdanların Adaleti-Ergamalı Romanımı yazmak, kurgusunu düzenlemekle geçirdim. Üç veya dört kitap olacak şekilde planladım. Dernek yönetimlerinde bulundum. Sokak hayvanlarını ve Kedileri çok severim. Elimden geldiğince onlara bakmaya çalışırım. İlkses gazetesinde üç...
Gözlerin kalabalık bir şehirdi senin. Bense, aramadığında terk edilmiş kentler gibi oluyordum. Yokluğun büyüdükçe, gecenin karanlığı da koyulaşıyordu. Bütün yollarım çıkmaz sokaklara çıkıyor, kimsesiz sokaklarda öksüzlüğüm büyüyor, yetim kalıyordum. Yolumu soracak, nerede olduğumu öğrenecek birilerini arıyor ama bulamıyordum. Şehrin bütün ışıkları sönüktü. Kapı zilleri ötmüyordu. Kimse duymuyordu çığlıklarımı. ...
Yan komşudan gelen hüzünlü müzik sesi duyulmuyordu artık. İnna halsizce, adeta ayaklarını sürüyerek yatak odasından mutfağa geçtiğinde; evin camlarını titreten, kuzey yönünden esen rüzgar da dinmişti artık. Soğutucuyu açtı, birkaç salam, sosis, Hollanda peyniri ve yarım elmaya uzun süre baktıktan sonra, canının hiç de yemek istemediğini anlamıştı. Aslında ne istediğini...
Derya Doğan Yılın son günlerini felsefenin içinde geçirmek benim de Mersinli pekçok dostum için de sanırım güzel bir tesadüf ve ayrıcalık oldu. Filozof-yazar Mehmet Akkaya’yı dinleme ve kendisiyle bizzat tanışma olanağına nail oldum… Akkaya’nın, Mersin’de iki programı olduğunu sosyal medyadan öğrenmiştim. 17 Aralık’ta 68’liler Derneği’nde, 21 Aralık’ta ise Mersin Kültürhane’de...