Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
4°C
İstanbul
4°C
Az Bulutlu
Perşembe Az Bulutlu
3°C
Cuma Açık
8°C
Cumartesi Hafif Yağmurlu
14°C
Pazar Çok Bulutlu
16°C
Son İsim

— Yarın öğleden sonra asılarak idam edileceksin. Son anlarının tadını çıkar. Son bir arzun var mı?

— Bana adını bahşeder misin?

Gardiyan, fal taşı gibi açılan gözleriyle içerdeki mahzun, biçare, cılız yazara baktı. Saçları yağlanmış, üstü kirlenmiş ama gözleri capcanlı bu adama acıdı. İçindeki vicdan kırıntıları onu harekete geçirdi.

— Bir haftada üşüttün mü bu rutubetli hücrede? Alelade bir gardiyandan başka biri değilim. Beni tanıman neyi değiştirecek? İstediğin yemek varsa getireyim, karnını doyur.

— İnan bana çok şeyi değiştirecek. Belki içinde bir kıvılcım yakacak. O kıvılcım son bir akşam yemeğinden daha tatlı olacak.

— Kıvılcım mı? Unut bunları yazar. Aykırı olduğun için bu hapse düştün. Hâlâ akıllanamamışsın.

— Bir makine gibi yaşamaktansa suçlu bir “insan” olarak ölmeyi yeğlerim. Bizi insan yapan başat unsurlar vardır. En başta düşünce gelir. Düşünen insan nefes alır, yaşar. Her birimiz aynı olduğu vakit insanlık ölmüş demektir. Sıradan bir gardiyan ol ya da olma, inan hiç fark etmez. Yeter ki farklı ol, özgün ol!

Yazar, gardiyanın yüzünde ufak da olsa bir değişim aradı. Gardiyanın hâlâ bir insan olduğuna delalet edecek bir emare. Gardiyan, kaşlarını indirip elindeki anahtarlarla oynamaya başlamıştı. Eli artık belinde değildi. Yazar bu işaretten sonra umutla devam etti:

— Bir insan olduğunu hatırla; bir kimliğin olduğunu, bir benliğin olduğunu… Bana adını söylersen hâlâ “insanların” yaşadığını kanıtlamış olursun. Lütfen! Senden son ricam budur.

— Artık düşünmüyorum bile. Kim olduğumu bile unutacağım. Benim için sadece vazifem ve ailem var. Kalanlar gereksiz.

Elindeki anahtarları sıktı, yazarla göz temasından kaçındı. Gitmek için hamle yaptı ama yapamadı. İçten içe yazarın ne diyeceğini merak ediyordu.

— Aileni önemsemen hâlâ diğerlerinden farklı olduğunu gösterir. Hükümetin yıkamadığı biri olduğunu kanıtlar.

— Herkes teslim oldu. Kimse bunu değiştiremez.

Gardiyanın bu soğuk ve umutsuz yanıtı üzerine yazar yutkundu. Son bir kez gücünü ve zihnini toplaması gerekiyordu. İçinde büyüyen korkuyu bastırarak:

— Değişim azar azar başlar. Önce birileri uyanır, sonra diğerleri. Bir bakmışsın düşünceler yine yaşıyor, insanlar yazıp çiziyor. Hükümetler bunu engelleyemez zira insan düşünmeden yaşayamaz, insanların doğası bastırılamaz. En derinimizde bize işlenmiştir bunlar.

Yazar, içindeki endişeye rağmen son cümlelerini kararlı ve yüksek bir sesle söylemişti. Çelimsiz bedenine tezat oluşturacak biçimde güçlü bir iradesi vardı. Bu zindan nice sanatçıyı öğütmüştü; o ise hâlâ konuşuyordu. Bu iradeye saygı duyan gardiyan, yazara son bir iyilik yapmak istedi.

— Peki, adım…

— Memnun oldum, ne güzel bir isim gerçekten.

Yazar, tutunduğu demir parmaklıkları sıkıca kavrayıp başını yasladı. Gözünden akan yaşlara engel olamayarak ağlamaya başladı. Bu görüntüden hazzetmeyen gardiyan hücreden uzaklaştı, rahatsız olmuştu.

Ertesi gün suçluların idamını kenardan izledi. Hepsinin birer birer asıldığına şahit oldu. Sıra dünkü yazara gelmişti. Ufak adamın yürürken bir an bile tereddüt etmediğini gördü.

Cellat tabureyi güçlü bir tekmeyle savurdu ve yazar çırpınmaya başladı. O ufacık beden son dansını ediyordu ölürken. Gelgelelim yazarın gözlerinde korkudan eser yoktu, aksine buruk bir ümitle doluydu; çünkü gardiyan da son anlarında gözlerini ayırmamıştı. Güneş, bulutların arasından narince süzülürken gardiyan da elindeki anahtarlarla oynayarak yavaşça görev yerine döndü.

Abdurrahman Atabaş

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.