Yazarın otobiyografi alanında yayınlanan tek alıntı eserini bir solukta okuyacaksınız. Kısacık ama içeriği dopdolu olan bu kitapta gençlik yıllarında, yaşadığı yoksul hayattan mücadelelerle dolu yazarlığa uzanan başarı öyküsünü okurken eminim sizlerde benim gibi kendisini takdir edeceksiniz.
21 yaşında anavatanı olan Macaristan’da eşini bırakarak çocuğu ile birlikte İsviçre’ye yerleşme hikayesini, daha sonrasında hem bir fabrikada çalışıp, çocuğunu tek başına büyütme çabasını ve hem de yazarlığa yönelmesini hayranlıkla okudum. Okurken böyle bir hayatta acaba ne kadar azimli olabilirdim bende Agota Kristof kadar sabırlı olabilir miydim diye kendime sormadan edemedim. Kısa ama son derece etkisinden çıkamayacağınız bir kitap. Yazmak isteyenlere güzel bir örnek bence. Üstelik kurgu değil yaşananlar gerçek. Bu da insanı yazma konusunda daha bir kamçılıyor.
Hayatını sürdürmek adına çalıştığı fabrikadan çıktıktan sonra akşamları kendi çabalarıyla öğrendiği Fransızcasıyla tiyatro oyunları, kitaplar yazması son derece etkileyici.
Okumaz yazmaz için diyebileceğim şey kısaca okuyun yazın
Banksız bir parkta, Çimenüstü uçuşmakta hasis, Art niyetli sisler… Heyula topladığım bohça, sırtımda, İçimde çürümüş ot kokusu, İçimde kavisli hisler. Kutluyorum yitikliğimi, bir maşraba sancıyla. Sana susuzluğuma yetişecek Bir debbe gözyaşını bile Saklıyor pus, acımasızca. Nerden düştüm bilemesem de Şu yankesici gecenin şûrâsına nafile; Yine de sevmenin dürüstçesini, Öğreniyorum günden...
“Günün Şiiri: Makamların en üstü insanlık, Rütbelerin en güzeli hiçlik, Zenginliğin en iyisi hayırseverlik, İlmin en hayırlısı yararlılık, Malların en bereketlisi helal kazançlılık, Sevginin en eftali iki dünyalık, Hayatımızın her anında olmalı insanlık!… *** Güzel düşünmeyle başlar insanlık, Çalışmayla hayat bulur insanlık, Adaletle devam eder insanlık, İlimle-sabırla olgunlaşır insanlık, Merhametle...
Dilimden mi düştü heceler kâğıda, ağzımdan mı çıktı cümleler; ya da kalbimden gelen sese mi dikildi kulaklarım? Anlamaya çalıştığım ya da hissettiğim bu şeyler; sözler midir yazdıklarım, kelimeler, kavramlar, heceler, harfler, tekrarsız ve tekrar eden sesler… Öyle de olsa böyle de onları taş tabletler misali kağıtlara tırnaklarıyla kanaya kanaya, o...
ACI MEŞE PALAMUDU “Köyün levhasına son kez dokundu. Geriden ne gelen vardı ne de giden… Çelimsiz adımları yoluna devam etti ama kara gözlerinden damlayan yaşlara, hıçkırıkları da eklenmişti. Tekrar geriye dönüp; yamaçta bulunan mezarlığa, harman yerine, göremediği evlerinin yanındaki tepeye baktı. Gözyaşları, baktığı her yere sanki damlalarını bırakmıştı…” ACI MEŞE...
EN OLMAZINDA GECENİN KARANLIĞIN ETEĞİNDE TİTREDİ GÜN!(*) Ansızın Uyanır da bir gece yarısı, Tutmaz olur da uykuların, Bırakmaz yakanı… Bir “konuk” gibi Gönlüne düşer, Aklına o geliverir. Belki de çoğu bilmez, Kim bilir, beklediğin hangi konuktur, O “en olmazında gecenin”…!? Bilirim, O gün bugündür, Devleşir oldu “bir başınalık”ların ve dahi...
Gülnar Yayınevi tarafından şair ve yazarların eserlerini kitaplaştırabilmeleri için bir fırsat oluşturuldu. “Edebiyat Antolojisi” projesi ile kolektif kitap çalışmasını hayata geçirerek yazar ve şairleri tek kitapta eserlerini toplarken, hem seçkin yazar ve şairlerle aynı eserde yer almak hem de yayın sahibi olmayanların ortak yayınla bir esere imza atmalarını sağlamak amacıyla...