Katre katre sızarken ışığın nuru içime,
Günün ilk ışıkları bu, nasıl bana neşe!
Güne umutla başlıyorum, yok hiç endişe,
Hüzünde neymiş, ruhum kavuştu sevincine,
Bugünün mutluluğu oyalarken beni,
Evimin yaramazı Tırmık yanıma geldi,
Pamucacık tüyleri dokunurken ayağıma,
Başıyla bir şey anlatıyor sanki bana!
Şirin yüzüyle gösterir bana mahzeni,
Ne olabilir ki orada, ne bekler ki beni?
Oraya gitmeye neden buraya hevesli?
Bir inip bakıyım Tırmık’ım derdi ne ki?
Meraklı adımlarla inerken mahzene,
Afacan, nasıl devirmiş mahzende onca şişe!
Nedeni öğrendim ki, kızgınlığımda geçince,
Tırmık’ın mutlu olmalı dedim içimden sessizce,
Karanlığı kıran buğulu gaz lambam,
El yordamıyla buldum gibi, burası nasıl perişan,
Merdivenin altında var farklı bir dünya,
Çipil minik gözler bakar baba,
Tırmık’ım bir ailesi olmuş demek ki!
Buraya gelmek istemesi de ne kadar değerli,
Bir an gidip bebeklerine süt getirmeli,
Hızlıca bir kap süt alayım, onla doyarlar mı ki?
Tel dolabımı gıcırdayarak açılmıştı ki?
Karşımda duran onlarca gülen fare dişleri,
Ne zamandır da buysam da bu sesleri,
Tırmık’ım gelmesini beklemekteydi sanki hepsi,
Günler geçmişti ki, büyüdü Tırmık’ın bebekleri,
Kilerdeki fareleri yakalayacak boya bile geldi,
Artık ne mahzen de, ne de kilerde yok, tıkırtı sesleri,
Tırmık’ım ailesi beni nasıl mutlu etti,