Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
18°C
İstanbul
18°C
Yağmurlu
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
9°C
Salı Parçalı Bulutlu
12°C

YAZAR VE GÖREVİ

15 Eylül 2023 21:13
390
A+
A-

Bugün sosyolojik tahliller üzerinde duracaktım. Ama düşünmeden önce kendimi yazının içinde buldum. Yazar, yazı yazmadan önce konu hakkında kitap karıştırması ve talim yapması gerekmektedir. Ben de araştırıyorum ve gereken çalışmayı yapmama rağmen, yazdığım yazı beni tatmin etmemekte… Kabul etmediğim yöneticilerin vatandaşın hizmetinde olmaması… Hizmetkar olmayan yöneticiler kendini despotlukla kabul ettirirken, halk da kaba kuvvete saygı duyduğunun haberini vermektedir. Söz babası Şirazi der ki; eğer hükümdar mahiyetindeki köylüden zorla bir yumurta alırsa, yardımcıları köylünün tavuklarının sürüsünü talan eder. Biz de öyle mi olduk? Çünkü maddiyat uğruna kah paralı asker oluyor, kah saldıran haydut… Bu işte öyle ustalaştık ki kardeş kardeşinin ciğerini söktüğünün farkında bile değildir. Benim bildiğim o dur ki; fikir hayatımın yarıda kalmış ve basılmamış “Demokrasi” eserini sunmaya çalışıyorum. Nedense basılmamış eserimi takdim ederken şairane bir üslubun doğmasını hep arzu etmişimdir. Tabi ki bu ağırbaşlı yazılar okuyucularımın fikir hayatında nasıl yankılar ve nasıl onları uyandırır bilmiyorum.

Demokratik toplum… Demokratik toplum, çağımızın en çok kullanılan kelimelerinden biridir. Herkes kurulmuş bir saat gibi tekrarlayıp durmaktadır. Daha doğrusu kulağımıza fısıldanan bu demokrasi idrakimizi karıştırıp şaşırtmaktadır. Çünkü herkes bayrağındaki sınıfı yükseltip diğerlerini alaşağı ederken, sınıfsız toplum mu kalır? Aslında sınıfsız toplum diye yaygarayı basanlar toplumu sınıflara ayırmaktadır. Toplumu sınıflara ayıranlar kendi sınıfını tahta oturturken, diğerlerini kabul etmemektedir. Birbirini kabul etmeyenlerin hepsi de işgal altında… İşgal altındaki çocuklar, dostun kucağında birbiriyle kavga etmektedir. Daha doğrusu kavga ederken, bu sınıflar müttefik dostun kucağında kendini ölüme mahkum etmektedir. İşin aslı dostun arkasına takılmak aptallıktır. Çünkü dostumuz kendisinden başkalarını çiğneyen bir değirmenidir. Dostumuz iklimlerin bütün zenginliğini kendine diğer iklimlerde yaşattığı sefalettir. Sefalet altında insanlar ülkelerinde ezilir ve hayat hedefini kaybederken, güzel ne varsa yok edilir. Bizde altmışa merdiven dayayanlar iyi bilirler: Onlar sınıfsız toplumun içindeyken gelişecek ve bağımsız olacaklardı ama dostumuz tarafından fırsat verilmedi…

Ibrahim Ayğırcı

ETİKETLER: , , , ,
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.