Senenin sonuna doğru yaklaştıkça, hepimiz şöyle bir arkamıza dönüp bakıyoruz galiba… Nasıl girdik, nasıl çıktık, neler yaşadık diye… Maviler mi, yoksa griler mi daha fazlaydı? Umudumuzun bir rengi var mıydı? Nasıl çıkmıştık karanlıkların içinden? Yaşama olan inancımız bir yerlerde saklı kalmış mıydı hep? Bir nevi iç muhasebe gibi aslında… Rakamlar değişse de hayat hep aynı oysa. Bir yol hikayesi hepimizin yaşadığı. Kırıklıklarıyla, sevinçleriyle, düşüp kalkmalarıyla, güzel haberlerle, umutla dolu bir yolculuk bu…Gök gürültüleri, deli yağmurları olsa da, her yağmurdan sonra gökkuşağının çıkacağını bildiğin bir yol hikayesi bu. Mucizelerin, kalbinin içinde, omzunun üstünde, yani yanı başında olduğuna dair inancını hiç kaybetmemek lazım. Gönül gözümüz açık dolaşırsak, her yerde saklı bir sürü güzellik olduğunu fark edebiliriz. Yeter ki, yolda olmanın keyfini çıkaralım. Derin üzüntüler içinde olsak dahi, “yoldur bu, olur. Bu da geçer elbet” demeyi unutmamak lazım. Yürümek lazım anlayacağınız. Asıl olan bu. Bir gün yol elbet maviliklere çıkacaktır. Geçen yıla dönüp bir bakıyorum… Ne çok şey olmuş şöyle bir düşününce. Ne çok ağlamış, ne çok gülmüşüm. En sevdiğimi, babacığımı kaybetmişim. Hep denizdeymişim. Bol bol yüzüp, denizle dertleşmişim. Başımı göğe kaldırıp ağaçları seyretmiş, onlara sarılmışım. Bol bol yürümüşüm. Hatta iki tane spor ayakkabı eskitmişim. Begonvillerle şarkılar söylemişim. Büyük yaz sofralarında sevdiklerimle yaz gecesi düşleri kurmuşum. Seyahat edemesem de içimde büyük seyahatler yapmışım. Yazılar yazmışım. İki dergide yazılarım yayımlanmış. Bulutların, ağaçların, gün doğumlarının fotoğraflarını çekmişim. Kendimle barış antlaşması imzalamışım ki bu benim için senenin en büyük başarısı. Bir türlü aşamadığım bir hissi nihayet aşmışım. Hiç bir yerde fazla ya da eksik olmadığımı anlamışım. Olmam gereken yerde olduğuma inanmışım. Her şeyi halledeceğime dair inancımı hiç kaybetmemişim. Pırıl pırıl güneşler altında, saçımda deniz tuzuyla dualar etmişim. Yasemin kokuları eşliğinde uzun, deliksiz uykular çekmişim. Kendimi iyi hissetmediğim hiç bir yerde kalmamışım. Zoraki ilişkileri hayatımdan çıkarmış, iyi kalpleri, dili iyilikten yana olanları almışım hayatıma. Hayat değişirmiş, her şey değişirmiş. Hiç bir şey olduğu gibi devam etmezmiş. Bunu anlamışım. Günlük yazmaya, her gün okumaya hep devam etmişim, bir de üstüne bulmaca çözmeyi eklemişim. Sabah yürüyüşlerinin, en güzel terapi olduğunun farkına varmışım. Bütün bu basit rutinlerin, beni ayakta tutan şeyler olduğunu anlamışım. Güneşli, Denizli, soğuk biralı, bol kahkahalı, bol gözyaşlı, özlemeli , kavuşmalı, ayrılmalı, başarmalı, düşünmeli bir yıl olmuş aslında… Her şeye rağmen onu sevgiyle uğurlamak istiyorum. Dilerim, giderek daha çok açılan ferah bir kalple, yeni gelen yılı yaşamak nasip olsun. YENİ YIL hepimizin üstüne ışıltılar, simler, pullar döksün. İyilikler getirsin, iyi yıllar olsun…
Ebru BOZCUK Aralık/2021 İstanbul