Sen bizim Başbuğumuzsun Bin yılda bir mi gelirsin Savaşta Göktuğumuzsun Boş ver deliren delirsin Seni anlayamaz yobaz Zaten aklı kıt fikri az Şanlı tarih sen bunu yaz Bir daha gel ne olursun Ne hukuk kaldı ne de hak E bunlar bize müstahak Kurduğun devlete bir bak İnan kahrından ölürsün Alparslan...
Lal olmuyor mu diliniz bazen sizin de. Anlatacak çok şeyiniz var ama kelimeler yetersiz kalıyor… Bazen anlatsanız da anlayanınız olmayacak diye ziyan etmek istemiyorsunuzdur sözcükleri de nefesinizi. Karabasanlar çökmüş gibi üzerinize, söylemek isteseniz de sesiniz çıkmayacakmış gibi olmuyor mu size de? Elinizden gelen bir şey olmaz ya hani, diliniz de...
Çıkınca çarşıya ve de pazara,Yangın yeri gördüğümüz manzara,İnsan mal taşıyor, gibi mezara, Omuzunda bir yük, hâli perişan,Yüreğinde acı, dili perişan. Dokunsan feryadı duyulur arşa,Hayat çok pahalı, diyor; gel yaşa,Sanki bir cephede, girmiş savaşa, Omuzunda bir yük, hâli perişan,Yüreğinde acı, dili perişan. Kiminin korkudan, tutulmuş dili,İki laf etmeye, yoktur mecâli,Yolunu şaşırmış,...
Eşitlik ve özgürlük, evrensel olduğu kadar dünyanın her yerinde yükselen bir değer. Her canlının hakkı olması gerekirken bu hak ellerinden alınan topluluklarda huzur yerine kargaşa olur ve yaşanılası dünyamız cehenneme döner. Peki, ya cansız olduğunu düşündüğümüz tahta veya metalden yapılmış piyonların yaşam hakkı yok mu, onların eşitlik ve özgürlüğü ne...
Yıkıldı bir anda, dünyamTersine döndü, o büyük sevdamİçimde ki gülü, sensin solduranYalnızlar durağında, inecek var Git diyecek kadar, yokmu cesaretin Kalpte değil, dilde dilde sevdin İki yüzlüymüşsün, göremedim Yalnız duraginda, inecek var Kabahat bende, sende değil Seni seven ben, sen değilTerkedip giden sen, ben değil Yalnızlar durağında, inecek var Halil...