Çekiştirip durma öyle sağımdan, solumdan.
Ne laf anlamaz şeysin, sen öyle.
Öf…aman, yettin be!
De ki, alıp götürdün dilediğin yere.
De ki, içinden geldi de ısmarladın; yedik, içtik bir şeyler.
Bitmiyor ki gitmekle, yemekle, içmekle.
Her şeyden önce sevgi gerek.
Güven gerek, ruh gerek, ruh… anlıyor musun beni?
Yani hissiyat, duygu…
Tabi, bunlar sana yabancı.
Alınır mı, çarşıdan, pazardan,
ne dersin?
-Yoo…hayır! Alınmaz.
Ya… görüyorsun ya alınmaz.
İyi o halde,
aç kulağını da beni iyi dinle!
Anlayacağın şu ki; ağam, pasam
ağır gelir yüküm sana!
Taşıyamasın…
Sığmam senin dünyana.
Sen, kurnaz tilki;
Ben’se obez fil!
Ezilirsin yüküm altında;
bunu iyi bil.
İyisi mi;asfalt yollar, ateş ile kömüre
şose yollar, balçık ile çamura bulaşmamışken;
sen yoluna, ben yoluma
Her ikimize de uğurlar ola.
Necati AÇIKGÖZ