Yaşasın Teknoloji! Yaşasın Türkçe!
Bu yazımızın sonunda bu iki ifadeden birini seçmiş olmamız gerekecek. Ben Yaşasın Türkçe diye başlayacağım yazıma, her ne kadar bu yazıyı sizlere teknolojik imkânlarla ulaştırıyor olsam da. Liseli olduğum zamanlar da daha teknoloji yoktu ve bence biz, bu dönemin gençlerine göre daha şanslıydık. Çünkü Türkçe konuşuyor, Türkçe yaşıyor ve Türkçe seviyorduk birbirimizi. Mektup diye bir şey vardı, selamlaşmak vardı. Bir araya gelip sohbet etmek vardı. Şimdi teknoloji dediğimiz nane ne yazık ki bunların birçoğuna mani oldu. Öyle ki biz yetişkinler dahi bu yola düştük! Lakin işte tam burada bir hassas çizgiyi belirlemek gerekiyordu, onu atladık, ya da görmezden geldik. Teknolojinin bize sunduğu fırsatları belki de farklı anlayıp, farklı kullanmaya kalktık.
Neredeyse internet kullanmayan, akıllı telefon kullanmayan kalmadı. Bütün iletişim, haberleşme internet aracılığı ile yapılır oldu. Tamam, zaman kazanmak adına bunu yapalım ama yapmamamız gereken şeyleri yapıyor olmakta ki ısrarı anlayamıyorum.
Oysa benim lisanım ne güzel.
Sesli harflere özgürlük istiyorum.
“mrb, slm, tmm, kib, aeo” gibi buna benzer kısaltmalar cinayettir. Lütfen sesli harfleri katletmeyin. Oysa ne güzeldir A harfi, Atatürk derken “a” ile başlarız. Ne güzeldir E harfi, onunla “Eyvallah” deriz. İ harfi ile Yurdumuzun güzel şehirlerinden bahsederiz mesela İzmir, İstanbul gibi. I harfi ile dostlara çay ısmarlar ö harfi olmadan da özleyemeyiz. Yani sesli harflerle belli olur yürek sesimiz.
Mektuplaşmak vardı eskiden duygular özlemler satır satır dizilir, sonra bir zarfın içine yerleştirilirdi. Hatta süslü püslü kâğıtlar kullanılırdı, bir de güzel bir kartpostal. Şimdi teknoloji devreye girdi ve selamlaşmalar, görüşmeler, kutlamalar her şey oradan yapılır oldu. İletişimde hızlı olmak adına belki iyi olur bu ama orada Türkçeyi kısarak, sesli kelimeleri aradan kaldırarak konuşmak bence cinayettir. Yarınların emanetçisi ve sahibi genç kardeşlerime seslenmek istiyorum özellikle. Dilimize sahip çıkın. Bu memleketin bağımsızlığı ve bekası sizlerin elinde! Bu topraklara kolay sahip olmadık. Ya da nice zorluklarla sahip olunmuş bu topraklar üzerinde evet kolay yaşıyoruz. Huzur ve refah içinde yaşıyoruz. Bize bunu verenlere borçluyuz. Bu borcu ödemenin en doğru yolu da değerlerimize sahip çıkmak olacaktır. İşte tam da burada o güzel cümleyi kuracağım ben.
Yaşasın TÜRKÇE!
Düşünün ki değer verdiğiniz birisine merhaba diyorsunuz o değeri belli etmek için ama cimrice diyorsunuz. Sevdiğinizi daha büyük bir sevgiliye emanet edeceksiniz ama o sevgilinin adını bile yazamıyor “a.e.o” diyorsunuz. O sevgili o emaneti alır mı sizce, adını bile söylemezseniz? Kendine iyi bak demek üzerine birçok yazı ve şiir kaleme alındı bugüne kadar. Kendine iyi bak demek önemlidir, güzeldir. Zarar gelmesini istemediğin dostuna sevdiğine söylersin bunu. Kendini kötülüklerden koru dersin, lütfen dikkat et dersin, bunu derken sen benim için değerlisin demeye getirirsin. Ama değerli olduğunu söylediğin kişiye iki kelimeyi kıskanırsın. “K.i.b” gibi bir saçmalık düşersin satırlara ki işte tam o an, o satırlar utanır senden! Yapma. Kıyma sesli harflere. Seni, beni, bizi geleceğe taşıyacak en büyük güçlerimizden birisi olan dilimizdir.
Yabancı kelimelerin kullanımı, yabancı ifadelerin söylemi ayrı bir konu olsun ki o da büyük bir yaradır ama bugün sesli harflere sarılarak sizlerle sohbet edeyim istedim. Dostla sohbet ederken zamandan kazanmak dostu kaybetmektir aslında. Birde gençlerimizin şu adına “random” dedikleri bir şey var. Saçma, gereksiz bir şey. Yazışma anında kullandıkları bir olay. Yapılan bir şakaya gülecekleri zaman aynı harfleri art arda basmak gibi. “ggggddggdgdg” Gülüyorlar yani. Ne kadar fazla olursa o kadar çok mutlular sanırım. Anlamış değilim. Ben bayrağımı çok sevdiğim için “byrk” demiyorum. Ülkemden gurur duyduğum için TRKY demiyorum. Türkçemi çok seviyorum.
Yazımızın başında iki ifadeden birini seçelim demiştim ya, ben seçimini çoktan yapmış biriyim. Sanırım siz de yaptınız. Çünkü sizler “zk” ve “bşrl” insanlarsınız… demeyelim de zeki ve başarılı insanlarsınız ve asil bir soydan gelmektesiniz.
O halde;
Sesli harflere kıyanlardan, dostlarına cimri bir sevgiyle yaklaşanlardan olmayın.
Yaşasın sesli harfler. Yaşasın Türkçe!
AKSED Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Çelebi ÇETİNKAYA
Yüreğine sağlık kalemine kelamına sağlık. Elbetteki dilimiz Türkçe ve çok değerli ve de anlamlı bir yazı olmuş sayın Mustafa Çelebi ÇETİNKAYA çok haklılar dilimizi yozlaştırmayalım ve dejenere etmeyelim kutluyorum kendisini
Dilimiz kimliğimizdir. Kimliğimizi hak ettiği değer ile taşıyalım. Umudum bu yazınızı okuyan her gencimizin dilimize gereken değeri vermesi.
Kaleminiz daim olsun Mustafa Çelebi Çetinkaya.